Jarmusch’un Westerni “Ölü Adam” Üzerine Bir Değini – Onur Keşaplı

On yıllar sonra ilk kez önceki hafta ülkemiz sinema salonlarında da gösterime girerek hatırı sayılır şekilde ses getiren, 1995 yapımı kült film Ölü Adam (Dead Man), bağımsız sinemanın en yetkin auteur yaratıcılarından Jim Jarmusch’un da öne çıkan yapıtları arasında yer alıyor. Başrolünde Johnny Depp ile şimdilerde daha çok dikkat çeken filmin sinema tarihindeki önemi ise Jarmusch ve Depp gibi çekim gücü yüksek adların etkisinden fazlasına tekabül ediyor. Ölü Adam, bağımsız bir western olarak türün albenisini, eleştirel ya da değil, kahramanlığını, öncülüğünü alaşağı ederken, sinemasal gerçekliğin bir asırdır inşa ettiği bir miti, vahşi batıyı, hakikat ile yeryüzüne indiriyor. Bunu başarırken, türün en sakıncalı ve sorunlu kodlarından olan, çoğunlukla Kızılderililer olarak adlandırılan, Kuzey Amerika Yerlilerinin temsil edilişinde, Hollywood ile arasına nüanslar yerleştirerek ilerleyen film, aynı dönemde, Kevin Costner’ın yönettiği Kurtlarla Dans’ın başını çektiği, Yerli yanlısı olma iddiasını taşıyan westernlerin tutarsızlıkları kadar samimiyetsizliklerini de açığa çıkarıyor. Doğrusallıktan çok döngüsel anlatı kodlarına sahip Yerli öykülemelerinin, hedef kitle farkı gözetmeksizin, Yerli sembolleri ve karakterleriyle anlatıldığı Dördüncü Sinema kavramına da göz kırpan Ölü Adam üzerine, konuyla doğrudan ilgilendiğimiz 1990 Sonrası Hollywood Sinemasında Kuzey Amerika Yerlilerinin Temsili başlıklı çalışmamızda yer alan değiniyi paylaşmanın yerinde olacağını düşündük. Rock müzik efsanelerinden Neil Young imzalı güçlü müzikleriyle de işitsel olarak da zenginleşen Ölü Adam kaçırılmamalı. İyi dinletiler ve iyi okumalar.

***

(…) 1989 yılında Jonathan Wacks’ın yönettiği Powwow Highway bu alanda dikkat çeken ilk yapıttır. Drama-güldürü türünde bir örnek olarak iki yerli karakterin, modernite ve gelenek arasında gidip gelişini aktaran bu yol filminin başarısı, devamında yerli olmayan bağımsız sinemacıların da benzer temalarda film üretmesine öncü olmuştur. 1995 yılında Ölü Adam (Dead Man) filmini yöneten Jim Jarmusch, ele aldığı dönem ve bazı motifler nedeniyle western olarak da anılan, sinema tarihinde yerli temsilinin birikimi düşünüldüğünde alışık olunmayan bir yapıta imza atmıştır. Filmin büyülü-gerçekliğe benzeyen akışına rağmen, konuya vahşi batı mitini parçalayacak şekilde yaklaşmayı tercih eden yönetmen, Pasifik kıyısının farklı yerli halklarını perdeye yansıtırken, Kuzey Pasifik yerlilerinin totem başta olmak üzere ağaç sanatlarının sinemada temsil edilmesi yönünde titizlik göstermiştir. Fiziksel ve ruhani bir yolculuk filmi olarak kabul edilen Ölü Adam, suyu aşan yolculuk vurgusuyla mitolojik öykü anlatımına yer verirken, beyaz karakter Blake, yerli yoldaşı Hiç Kimse’nin yönlendirmesiyle kendi kimliğini, kabilelerin geleneklerine, inanışlarına yakıştırmaya başlamaktadır. Gümüş’e göre, Blake’in yerlilerle kendisini özdeşleştirmesi western türünün ve reformcu western filmlerinin niyetleriyle aynı tutulmamalıdır. Blake, Hiç Kimse’yi taklit etmemekte veya bir bütün olarak yerli kültürüne hayranlıkla davranışlarını değiştirmeye çalışmamaktadır. Kendine ya da yerlilere kurban gözüyle bakmak gibi bir tutum da takınmamaktadır (Gümüş, 2008: 152). Yaralı olan Blake, bir Kuzey Amerika yerlisi olarak ölmeyi ve ruhlar dünyasına o şekilde gitmeyi, bu tercihin ve özdeşleşmenin onu vahşi batıdan daha güzel bir yere götüreceğine inandığı için kabul etmektedir.

Kaynakça

Gümüş, Y. (2008). A Cultural Renewal: Native American in Road Movies. Bilkent Üniversitesi/Ekonomik ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Bunu paylaş: