Bir Tüp Okra Sarısı – Şahika Aktuğ

Ben bir boya tüpüyüm. İçimde okra sarısı vardı, bitti.
Bazıları bana ‘Van Gogh sarısı’ da der, böyle anılmaktan çok gurur duyarım.
Diğer bitmiş boya tüpleriyle  birlikte büyük bir cam kavanozdayım şimdi, tamamen bize ait bir odamız var, oradayız.
Aslında bitmeden kurumuş tüpler de var aramızda, örneğin şu yandaki titanyum beyazı, daha ne çok  dönüşebileceği  resim varken çok erken kurudu, oysa biz tam olarak bitmek, önce elle, sonra pense ile sıkılmak, tükenmek isteriz, ancak öyle var oluruz çünkü
Tuvallerde, duvarlarda, evlerde…

Zaten belki de bu yüzden boyası kurumuş tüp hep biraz mahcup gibidir,
belki 1882 Eylülünde, bir pazar sabahı, Lahey’den. Theo’ya yazılmış bir mektubu duymuştur tesadüfen, hani ‘ bu resmi yapmak çok zor oldu, yer için bir buçuk tüp beyaz boya harcadım’ diye yazan Van Gogh’un mektubunu.
O bitmeden kuruyan titanyum beyazı, şu soldaki yeşil ve ben, üçümüz,
ne çok yerde birlikte olduk, çatılardaki eski, kırık kiremitlerde, kiremitlerin yosun tutmuş kenarlarında, sıvaları dökülmüş duvarlarda, paslanmış eski anahtarlarda…
En çok da denizatlarında, özellikle de o büyülü, hüzünlü olanlarında.

Bir keresinde bir bavulun içinde hiç alışkın olmadığım kadar uzak ve sıcak bir yere gitmiştim, bavulda benim gibi bir okra sarısı daha vardı,  ben hemen hemen bitmek üzereydim, o ise daha  hiç açılmamıştı, öylesine yeni, heyecanlı
Çok sıcaktı ve ben palete sıkıldığımda hiç alışkın olmadığım bir hızla kuruyordum, zaten çok az kalmıştım ve burada, bu tam da olmak istediğim yerde mümkün olduğu kadar çok resimde olmak istiyordum, derken bir ses duydum, ‘ çok az bir okra lazım, sende var mı?’
Beni bavula koyan o tanıdık el, içinde bulunduğum tahta resim çantasına doğru uzanırken zerre kadar tereddütüm yoktu, çok az kalmış beni değil, o hiç açılmamış yeni okrayı vereceğinden, öyle de yaptı…
Hiç tereddütsüz biliyordum geldiğim bavulla geri döneceğimi, o hep ait olmak istediğim yere,  artık hep sonsuz bir dinginlikte olacağım  o odaya,
içinde yıllanmış defterlerle dolu o eski ahşap bavulun durduğu, bitmiş kurşun kalemlerin, kurşun kalemlerin kalemtıraş ile açılmış hala taze ahşap kokulu artıklarının, eski fırçaların, fırçaları temizlemek için kullanılan  renk renk boyanmış eski bezlerin, yani bizim, hepimizin olduğu o odaya.
Kendimize ait o odaya…

Eylül 2017

***

Görsel: 100 x 50 cm TUVAL üzerine akrilik (2015) – Şahika Aktuğ

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi121

Bunu paylaş: