İşte Seni Anlayamayan Türk Genci ve Türk Gençliği! – Ezgi Sandal

İşte Seni Anlayamayan Türk Genci ve Türk Gençliği!* 

 

Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile ‘zaaf’ içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlarından kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine ‘sınırsız’ bir güven besleyen, böylesine ‘çek’ veren, gençliği böylesine ‘son çare’ olarak gören bir devrimci yoktur! Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır.”

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı

Cumhuriyeti hazmedemeyen gerici güçler tarafından, 23 Ocak 1930’da Menemen’de ögretmen ve yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay şehit edildi.1 Şubat 1933‘de de Bursa Ulu Cami’de ezanın Türkçe okunması üzerine ‘din elden gidiyor’ mantığıyla dinci ayaklanma ortaya çikmis, Hükümet Konağı’na yürünmüştür. Haberi alan Mustafa Kemal Atatürk, Isparta’ya gidecekken yolunu değiştirip büyük bir hızla Bursa’ya gidiyor ve 5 Şubat 1933 günü Bursa’da basına şu açıklamayı yapıyor :

“Bursa’ya geldim. Hadise hakkında alakadarlardan malumat aldım. Hadise haddizatında fazla ehemmiyeti haiz değildir. Her halde cahil mürteciler Cumhuriyet adliyesinin pençesinden kurtulamayacaklardır. Hadiseye bilhassa dikkatimizi çevirmemizin sebebi dini, siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeye asla müsamaha etmeyeceğimizin bir defa daha   anlaşılmasıdır.

 Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. kati olarak bilinmelidir ki Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında hakim ve esas kalacaktır.”

Olay akşamı Atatürk’e verilen yemekte Bursa Nutku, tarihin sayfalarındaki irtica karanlığını aydınlıkla boğuyor:

“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.    Genç, ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir diye düşünecek ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ‘Demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek.’ Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkıslarda bulunmakla birlikte bana, İsmet Paşa’ya ve Meclis’e telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için Salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, ‘ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya  haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’ İŞTE BENİM ANLADIĞIM TÜRK GENCİ VE TÜRK GENÇLİĞİ!

  • Bu nutuk, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin cephesinde Atatürk heykelinin arkasına taşlar üzerine yazılmıştır.
  • 1949’da Demokrat   Parti   İl    Kongresinde   Celal    Bayar   tarafından okutturulmuştur.
  • Bu nutuk birçok yerde yayınlanmış ve hiçbir takibat görmemiştir.

Bursa Nutku’nun söylenip söylenmediği hakkında gereksiz tartışmalara girenlere ise mahkeme kararı yeterli olacaktır:

“Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu’nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliği’nin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk’ün Bursa Nutku ile ilgili sözlerin üzerine gerekli incelemeler yapışmıştır. Bu incelemeler sonunda bu sözlerin Atatürk’ün   1933 Şubatı’nda Bursa’da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çesitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliğiyle varılmıştır.”

Anayasamızın başlangıç kısmında:

“Türkiye Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasa kabul ve ilan ve onu, asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı   inancıyla,   hürriyete,   adalete   ve   fazilete   aşik   evlatlarının   uyanık bekçiliğine emanet eder.” denmektedir. Bu Bursa Nutku’nun özüdür ve Anayasanın en büyük teminatı Türk vatandaşlarının uyanık bekçiliğidir.

Bursa Nutku’ndan gözleri korkan iktidar sahipleri, gerici güçler, Nurcular her zaman inkar içinde olmuşlardır. Nutkun Atatürk’e değil de Stalin’e ait olduğu iddiası bile atılmıştır ortaya. Bugün Başbakan RTE’de nedendir bilinmez (!) Bursa Nutku’nu anarşiye teşvik olarak görüyor. Seçim zamanı milletin direnme hakkından, Anayasanın uyanık bekçiliğinden bahseden RTE, işin içine rejim ve devrimlerin sahibi ve bekçiliği girdimi anarşi olarak görmektedir. Eğer bu Nutuktan ‘rejim ve devrimlerin değişmesi ve yıkılmasına asla izin verilmeyecek, polis, jandarma ve adliye örgütlerinde  Nurcu  kadrolaşmalara asla izin verilmeyecek, eğer bu güçler yönetim biçimi ve inkılaplara tehdit unsuru oluşturuyorsa Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi olarak harekete geçecek’ anlamını çikariyorlarsa çekinmekte haklılar!

Atam,

Elbette ülke tehlikeye girdiğinde, irticai güçler yurdun dört bir yanında büyük bir hızla yayıldığında, iktidarı ele geçirdiğinde, vatan toprağı peşkeş çekildiginde, polisi, jandarması, adalet örgütü Nurcuların, gerici güçlerin eline geçtiğinde, devrim ve cumhuriyetin, laikliğin temelleri sallanmaya başladığında, milli bütünlük bölünme tehlikesiyle karşilaştığında, din siyasete karışıp laiklik tehlikeye girdiğinde, Senin anladığın Türk Genci devrim ve Cumhuriyetin bekçisi olarak, inanç ve kanaatinin gerektirdiklerini yerine getirerek yılmadan, yorulmadan bu uğurda savaşacaktır.

Rejime ve devrimlere vurulan darbeler sonucu seni anlamayan Türk Genci ve Türk Gençliği yüzünden ülke bu haldeyse bile, anladığın Türk Genci uyanık bekçiliğinde araya girişinde ve eyleminde haklı çikarak vatanı irticai karanlıktan aydınlığa çikaracaktir!

*https://issuu.com/azizm/docs/edergikasim2008

Bunu paylaş: