Güvenlik Güvesi – Ziza Rumas

Kendi Kendine Güvelerime

Güvensizliğe Gelin Güvey Olanlara

Oh Olsun Odam

Yeni yetme aklımızın insan olarak vasıflandırdığı nam-ı diğer Homo Sapiens, Doğu Afrika’dan mı yoksa son verilerin ışığında Kuzey Afrika’nın Tunus yaylalarından mı dünyaya yayıldıkları bilinmezliğini bilimci Homo Sapiensilerimizin çalışma azmine havale edip, sizlerle kendini evcilleştirdiğinden bihaber ev ahalisince bir yolculuğa saçılalım. 

Her ne noktadan dünyaya yayıldığımız laboratuar ödevimiz olarak şöyle kenarda duruversin, emmizadelerimiz olan diğer primat türdeşlerimizden şempanze, maymun ve gorillerin organik yaşam tüyolarından anladığımız kadarıyla biz de zamanında ekvatoral bölgenin sakinleri olarak belki de mutlu mesut yaşıyorduk. Bunu nerden mi tahmin edebiliyoruz? Tabiki türdeşlerimizin huzurlu ve bir o kadar neşe dolu yaşama gevezeliklerinden… En muteber misallerden olabilecek muz maymun mutluluk grafiğinin sürekli yükseliş arz etmesinden de anlamlandırabiliriz. Zannımca biz insan türünün antropolojik paradoksu ve çıkmazı ile temel kayıp alanı da zaten anlayabilme yetisine sahip olduğu an itibariyle başlamıştır. Türdeşlerimizi anlamak için fikredebilmeyi ya da düşünceli düşünceli aç kalmayı becerebilen tek tür olarak çıkmasaydık şu gezegenin seyir defterine, kim bilir belki biz de onlara komşu bir ağaç dalında meyvelerimizi afiyetle yiyip, gecenin ilk kuytu karanlığını arama endişesine kapılmadan bir güzel seviştikten sonra mis gibi bir uykuya dalardık.

Anlayabilme ve sonuç olarak somut veri çıkarabilme kabiliyetini göstermemiz üzerine ortaya çıkardığımız ilk eserlerimizden birisi, ilk buluşlarımızdan üzerimize giyindiğimiz kıyafet olgusudur. Dünyayı anlama arayışındaki ilk kuşak dede ve ninelerimiz ilk balayı tatillerini yapmak üzere yönlerini güney ve kuzey orta kuşaklarına, daha sonra kendilerini tutamayıp kutuplara kadar gittiler. Bugün kutupları da aşıp feza boşluğuna, diğer gezegen ve yıldızlara göz dikmemiz de işimizin cakası. Peki, sözlüğüne soğuk ve dondurucu sözcüklerini ekleyen atalarımız kendi türüne zıt olarak neden giysi giyme ihtiyacı hissetti? Şüphesiz ki cevap kendini soğuktan koruma refleksinin rızasına erme arzusunda gizildi. Güvenlik gerekçesiyle ağaç dal ve kovuklarından salına salına terk-i diyar eyleyip mağara derinliklerine sığınan geçmişimizgiller, yine soğuğa karşı hayatta kalma ve güvende olma düşüncesiyle kıyafet dediğimiz buluşuna adım attı. Hem de bunu doğada karşılığı olmayan ev olgusunu ortaya koyarak kurumsallaştırırken, kuruntular yumağına savrulduğunu bilemeden…

Ve encamımızın tecessümü bir astronot, uzay boşluğundaki asılı kabininden yer küreye aforizmik bir ileti gönderiyordu: “İlk semeremiz: Birlik yaşam mağarasından kaçıp didişme köyünde toplanma. Sonuç: İnsan.” Bir bütün birikimini kendi mağarasının güvenliğine harcayan ilkelliğimize inat; elde avuçta olanı başkasının mağazasında çarçur edişimizin ürünlerini evlerimizde güzel sürprizler bekliyor olacaktı.

Gelin görün ki bizler ilkin güvenlik içinde yaşıyor iken daha sonra soğuğa karşı kendimizi güvensiz ve korumasız hissetmemizin üzerinden milyonlarca yıl geçtiği zamanımızda, bize eski güvenli günlerimizi yaptığı küçük adım çalışmalarıyla bir canlı türü hatırlatıyor. Elbiselerimizi bir güzel midesine indiren Güve, güvenliğimize dair önceki huzurlu günlerimize bizi götürmek için var gücüyle çalışıyor. 

Amma velâkin Güveciklerin bu küçük adımları biz insanların büyük atılımlarına yetişeceğe pek benzemiyor. Daha dün tahta sedirimin altındaki elbiselerimi bir güzel yiyen oda arkadaşlarım Güvelerin varlığıyla edindiğim sevinç, bugün ablamın kıyafetlerimin arasına yeşil sabun bıraktığını görmemle yerini hüzün ve yasa bıraktı. Bizi ilk günümüze uyanmamıza gayret sarf eden sevgili Güveciklerim, ablam adına sizden özür; çalışmalarınızda başarılar diliyor, sizi anlayabilecek bir geleceğin var olacağına olan inancımı zanlarınca inanıyorum diyenlerin şerrinden korumaya çalışıyorum. Süratle ablamın yeşil sabunundan kurtarabildiğim Güveciklerim, siz güven içinde çalışırken bana da aklı sırrı kemale ermeler, iyi geceler…

***

Görsel: Tavus Kuşu Güvesi (1889) – Vincent van Gogh

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi135

Bunu paylaş: