Karanlık Arınmalar: Cinayet Anıları – Burhan Tekçe

2000 sonrası Güney Kore sinemasında uzun yıllar devam eden baskı ve sansür sonrasında oluşan özgürlük ortamının yansımalarını, ortaya konulmuş yapıtlarda gözlemlemek mümkündür. Bu yapıtların bazılarında cinsellik kavramının pornografiyi çağrıştıran erotizm seviyesine kadar yükseldiğini ve şiddet sahnelerinin de normalleştirilerek sunulmasından dolayı işleniş biçiminin oldukça değiştiğini söyleyebiliriz.

Bu dönemin yönetmenlerinden biri olan ve en son Okja ile dikkat çeken Bong Joon-Ho, film türlerinin klasik biçimlerini değiştirerek farklı anlamlar çıkaran bir tarza sahiptir. Klasik yapının dışında olan üslubunu yansıtan en önemli filmlerinden biri 2003 yılında çektiği Cinayet Anıları’dır. 1980‘lerin sonunda küçük bir kasabada yaşanan seri katil cinayetlerini araştıran biri köylü diğeriyse kentli iki polisin yaşadıklarını anlatırken klasik bir dedektif filminin sinemasal yöntemlerini kullanır. Ancak kullandığı bu yöntem katilin bir türlü bulunamaması, kanıtlar ve belgelerin ise dedektifleri bir adım ileriye götürmeyişi ve ipuçlarının birikerek çöp yığını olmaktan başka bir şey ifade etmeyişi gibi unsurlarla sentezleyerek klasik türün dışında bir eser ortaya koyar.

Cinayet Anıları, Chon Tu-hwan‘ın diktatörlüğünün son yıllarına denk gelen 1988 yılında gerçek bir seri katil hikâyesine ışık tutar. Kore’nin bir taşra kentinde bir kadın cesedi bulunmasının ardından taşralı dedektif Park Doo-Man katili yakalamaya çalışır. Ancak ilk kurban ile aynı şekilde tecavüz edilerek öldürülmüş başka bir kurbanın daha bulunmasının ardından, soruşturmaya kentli dedektif Seo Tae-yoon da gönderilir. Park Doo-Man, üstünkörü ve alışıla gelmiş yöntemler izleyerek olayları çözmeye çalışırken, Seo Tae-yoon ise daha akıl yürütmeci ve analiz edici yöntemler kullanarak olayları çözüme kavuşturmaya çalışır. Bu ikili arasındaki çatışma filmin ritminin belirleyicisi olur. Katilin kimliği hakkında iki dedektif de kendi yöntemleriyle birçok ipucu elde etmesine ve günah keçisi olarak gösterdikleri birbirinden farklı özelliklere sahip olan üç şüpheliyi sorgulamalarına rağmen yine de bir sonuç elde edemezler. Çünkü katilin işlediği cinayetlerin ortak yanlarını bulmaya çalışırken yağmurlu gecelerde ve kırmızı elbiseli güzel kadınları öldürdüğünü düşündüler. Fakat katilin kırmızı elbise giymeyen kişileri bile öldürebildiğini öğrenince tezleri çürür. Üç şüphelinin de neden katil olarak değerlendirildiklerine bakacak olursak; zihinsel engelleri olan ilk şüpheli için neden olayı yaşarmışçasına gibi anlatmasıyken, ikinci şüpheli içinse katille ortak bir iç çamaşırı fantezisine sahip olması, üçüncü şüphelinin katil olarak değerlendirilmesinde ise katilin yağmurlu gecelerde cinayetlerini işlerken bu kişinin de yağmurlu gecelerde her defasında “Hüzünlü Mektup” parçasına istekte bulunması ve radyoda bu parçanın çalınmasıdır. Bong Joon-Ho’nun ortaya koyduğu bu kaos ortamı filmi bir katharsise ulaştırmıyor ve bu nedenledir ki duygusal bir arınmayı sadece karakterlerde kısa süreli olarak bizlere veriyor.

Bu durum, biraz uç bir okumayla, karakterlerin katile ulaşmaya çalışırken kendilerini tatmin etmeleri olarak değerlendirilebilir. Özellikle Park Doo-Man‘ın üstün körü yöntemlerle önüne gelen ilk şüpheliyi katil olarak ilan etmesi ve medyayı da arkasına alarak şüpheliye cinayeti nasıl işlediğini tekrardan canlandırması için yaptığı baskı ve bunun sonrasında şüphelinin suçsuz bulunması buna bir örnektir. Ayrıca yapılan bu mastürbasyon karşısında da aslında karakterler cezalandırılmaktadır. Bu durumu da şu şekilde yorumlayabiliriz; Doo-Man‘ın yardımcısı konumundaki diğer dedektif Cho Yong-koo‘nun şüphelilere uyguladığı şiddet aslında kendisinin arınma yöntemiyken filmin sonlarına doğru yine bir şüpheliye kavga ederken, bacağına saplanan paslı bir çivi tarafından sert tekmeler attığı bacağı kesilir. Bu durumu da yapılan mastürbasyonun cezası olarak görülebilir. Aslında Cinayet Anıları‘nın oluşturduğu bu kaos ortamı bir noktada sanatın aydınlığından kaçanların içinde kaybolacakları karanlığın bir parçası gibidir.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi123

Bunu paylaş: