Tutku – Fırat Tunabay

Tutku* 

Yolumu kaybetmişken kalabalık içinde yolunu bulmuşlara kadeh kaldırıyorum. Yürütülmüş kangren bir yürütme sistemi sindirim sistemime baskı yapıyor. Öznelliğinden sıyrılmadıktan sonra tavırlarının vurdum duymazlığı umurumda değil. Şarap şişesinin dibini görmeme az kaldı seni görme ihtimalim giderek düşerken. Şirazın lezzetini dudaklarından almak varken kadehe ağzımı dokundurmaktan çekiniyorum. Çekincelerim daha da berraklaşıyor aklım allak bullak olmuşken. İçkimi paylaşmayı severim bilirsin ama bu gece yalnız içiyorum. Zaten paylaşımlarımız giderek sanallaşıyor. Yani paylaşarak yalnızlaşıyoruz. İki nokta üst üste kapa parantez mutluluğun yerini almışken hayata kapanmamak üzere parantez açmak istiyorum  içini tüm sevdiklerimle doldurarak. Bulanık zihnim geleceğe dair hiçbir  plan yapmama netliği içerisinde. Geçen dakikaların birleşip saatleri oluşturmasıyla bu örgütlenme biçiminin günlere, aylara ve yıllara dönüşme durumunun ortaya çıkması endişe yaratıyor. Savunabildiğim tüm argümanlarımlarım itiraz ettiğim popülist siyasilerin ağzında sakız olmuş durumda. Onlardan duydukça manüpüle olmuş argümanlarımdan tiksiniyorum. Sıkça duyduğumuz insanca yaşamdan, özgürlüklerden, demokrasiden, kardeşlikten bahsediyorlar nefretlerini araya sıkıştırarak. Bu kadar sıkıştırılmak hoşuma gitmiyor ama umursamıyorlar. Kendi türüme karşı bir algı değişimine zemin hazırlarken demogoglar, bir kedi sahipleniyorum. Tüm tembelliğimi bir kediyle paylaşmak nedensizliğime anlam katıyor. Sıfatsız kelimesinin günümüzde özel bir kelime olduğunun farkına varıyorum. Bu dönemde her türlü sıfattan sıyrılmak ancak ve ancak arınmışlığın göstergesi olabilir. “Sende kim oluyorsun?” tarzında ki sorulara cevap verme durumunda kalmamak gerçekten azınsanmayacak kadar iyi bir durum. Bu dönemde ne kadar fazla sıfata sahipsen o kadar batağa battığının göstergesidir. Tüm bunlar zihnimde dolanırken yalan ve dolana olan teslimiyetin ürpertisini hissediyorum ensemde. Cahiliyetin esir aldığı sorgulama özürlü bir toplumdan beslenen ahlaksızların sofralarındaki eksiklik gözüme çarpıyor. Kadın ve Mey sanki tutkunun formülünü verir gibi. Tüm bunları düşünürken kendime geliyorum. Şarabım bitmiş ve sen yoksun yanımda. Sanki tutkusuzluğun formülü gibi.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergimart2014

Bunu paylaş: