Tanrı Pornoyu Korusun! – Seren Topaloğlu

Tanrı Pornoyu Korusun!* 

“Tüketen bizsek, üreten de biz olmalıyız dedik ve porno üzerine ürettiklerimizi GodSaveThePorn’da birleştirdik.”

Bu sözlerle ortaya çıkan God Save the Porn, Karaköy’de Kulüp Külah’ta 8-9 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirildi. Ali Yorgancıoğlu, Alican Şavkın, Baran Tokmakoğlu, Başak Kokturk + Çikoleps & Blackwind ciao, Birce Kirkova, Cansu Sakız, Cem Soner, Çağatay Dener, Deniz Teki, Dilara Serçe, Ece Soner, Ekin Ergök, Elif Domaniç, Gürkan Günaydın, Güçlü Polat, Haydi Roket, Junk Aslı, Kadir Kayserilioğlu, Kıvılcım Güngörün, Koray Zaim, Meltem Sarıkaya, Melis Tüzün, Mert Ülkümen, Narin Demirbaş, Nejat Satır, Özlem Ünlü Şenoğul, Rad Dar Hol, Sadık Arı, The Fuck Is Back, Tuğba Yüksel, Tuğçe Şenoğul, Tuğçe  Taştan, Tuse Tamer, Uluç Ali Kılıç, Yiğit Evgar, Yiğit Tanel Kaçar, Yok ve Zeynep Birced gibi kalabalık ve genç bir kadroya sahip sanatçılardan seramik, kanaviçe, kolaj, oyuncak, video art, resim, fotoğraf gibi çeşitli materyallerden eserler sergilendi. Manifestovari girişlerinden anlaşıldığı kadarıyla tüketim toplumuna bir eleştiri değil aksine bir kabullenme ve bunu üst seviyeye taşıma girişimi görülüyor. Elbette ki domatesimizi, marulumuzu kendimiz yetiştirebiliyorsak pornomuzu neden kendimiz üretemeyelim? Hem tabu hem ortamalı olan bu konsept üzerine yapılacakları görmek için sergiye büyük bir merakla gittim. En çok ilgimi çekenler arasında izleyiciyi fiziksel olarak da harekete geçiren eserlerdi. Kocaman PC’lerin birinde sergilenen çilek yiyen bayanın videosu yanında duran koca çilek kasası, yerde bir deliğe saklanmış ve görmek için yerlere kadar eğilmemiz gereken animasyon…

İddialı ve kışkırtıcı bir konsepti ele alan sergiye beklentilerim hem düşük hem yüksek gittim. Ya oldukça yaratıcı ve eğlenceli bir sergi olacaktı, ya da modern sanat kavramı ve yanlış algılanmasından nasibini alıp zaten basite indirgemeye oldukça müsait bir alan üzerinden iki pipi bir vajina çizince “sanat” yapılacaktı.

God Save the Porn bu açıdan hayal kırıklığına uğratmadı, zekice ve özenle hazırlanmış eserler olduğu kadar, sanatçısının bile verdiği mesajı anladığından şüphe duyduğum eserler vardı. Yine de oradan çıkarken uyarılmış ve harekete geçirilmiştim. Konsept her ne kadar porno gibi uyarmaya müsait bir konsept olsa da, sanatın insan bedeni üstünde uyandırdığı yoğun duygular nadir. Bu nedenle genel olarak sergiyi ve uyandırdığı hissi sevdim. Eleştirmesi kolay, ancak pornodan sanat nasıl yaratılır? Aşk ve ölüm kadar oldukça popüler bir ilham kaynağı olan seks; sergiye kapıdan, bacadan, pencereden girip herkesin kulağına bir şeyler fısıldamış olmalıydı. God Save the Porn’un tumblr adresi için; godsavetheporn.tumblr.com

Birbirinin aynısı, ucuz ve kalitesiz pornolardan sıkıldıysanız da eğer, Tumblr’ı eşelemeye devam edin. Belki bir şey olur.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergihaziran2014son

Bunu paylaş: