Su Üzerinde Alaska’ya Yolculuk – Özgür Keşaplı Didrickson

Su Üzerinde Alaska’ya Yolculuk* 

Sizi bilemem ama bence su üzerinde yapılanı, yolculukların en güzeli. Dar, havasız ve kimi zaman uğultulu bir alana hapsolarak ya da denizin kokusunu içinize çekerek, rüzgârının saçınıza yaptığı dans teklifini kabul ederek yolculuk etmek… Boynunuzu ne kadar döndürürseniz döndürün, cama ne kadar yapışırsanız yapışın, otobüs penceresinde bir anda beliren bir yırtıcı kuşa teğet geçmek ya da teknenin pruva dalgasında yüzmelerini uzun uzun izlediğiniz yunuslardan biriyle göz göze gelmek…

Ne yazık ki üç yanı denizle çevrili ülkemizde su üzerinde yolculuk yapma olanaklarımız çok sınırlı. Yazılarında denize sıklıkla yer veren, halâ bir deniz bakanlığımızın olmayışını eleştiren değerli aydınımız Sayın Mümtaz Soysal, 25 Haziran 2011 tarihli Cumhuriyet gazetesi’nde yayımlanan “gemisiz kıyılar” başlıklı yazısında “Boğazlardan geçenleri, uzak ülkelere gidip gelen tankerleri, şilepleri, tek tük kosteri ve devasa yabancı turist gemilerini saymayın, Türkiye’nin binlerce kilometrelik kıyıları baştan aşağı gemisizdir. Plajlarda saatlerce otursanız da, kıyı boyu açıktan geçen hatırı sayılır büyüklükte hiçbir yolcu ya da yük gemisi göremezsiniz. Bütün yolculuklar otobüslere, trenlere, uçaklara ve yük taşıyan kamyonlara kaymıştır” diyerek bu üzücü gerçeğin altını bir kez daha çizmiştir.

Balinaları, yunusları, deniz kuşları eksik olmayan ülkemizin denize böyle uzak kalışı; denizlerimizin keyfini en çok yatı, teknesi olanların çıkarışı gerçekten çok üzücü ancak bu yazıda sizleri üzmek gibi bir niyetim yok. Tam tersine sizleri keyifli bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Martılar, balinalar bir yana, ayı ve geyik bile görebileceğiniz bir deniz yolculuğuna… Nereye mi gidiyoruz? Tlingit kabilesi kuzgun-koho somonu klanından eşim Jno’nun memleketi Güneydoğu Alaska’ya…

Buzullarla  anılan  Alaska’nın  tava  sapına  benzetilen  bu  bölgesinin   yaklaşık %80’i ılıman yağmur ormanı ile kaplı. Hiç dinmeyeceğini düşündürten  yağmuru, binlerce gölü, nehri, buzulları ile bu bölge benim için kısaca “su” demek.   Su, bu  coğrafyada  ulaşım açısından  da  yaşamsal  önem taşıyor çünkü pek çok şehrine karayolu ile ulaşım yok! Burada ulaşım hava ve su yoluyla sağlanıyor. Hem bölge içi ulaşımda, hem de turistik geziler için sıklıkla kullanılan yüzen uçakların da suya gereksinim duyduğu düşünülürse Güneydoğu Alaska’da yaşamın suyla ne denli iç içe olduğu anlaşılır.

Pek çok ülkede her türlü taşıt ile sayısız yolculuk yapma şansım oldu. Ancak en keyifli, en büyüleyici yolculuğun hangisi olduğunu sorsalar bir an bile düşünmeden Alaska’ya yaptığım uzun feribot yolculuklarını söylerim. Sizlerden de Alaska’yı gezme şansı olanlara kesinlikle bu yolculuğu öneririm.

Alaska’nın bölgesinde deniz taşıtlarının işlediği su yolları sistemine “Alaska Marine Highway System – Alaska Deniz Otoban Sistemi” deniyor. Dünyanın en büyük ılıman ormanının aralıksız yeşilinden, karla kaplı görkemli dağlara; buzullardan balinalara müthiş bir görsel şölen sunan bu yolculuk yalnızca yabancı turistleri değil, Amerikalıları da çekiyor. Bu nedenle özellikle kamarada kalmak isteyenlerin biletlerini oldukça önceden AMHS internet sitesine girerek alması gerekiyor.

Seattle’ın kuzeyindeki Bellingham şehrinden kalkan feribot önce Kanada kıyılarını geçiyor, sonra Güneydoğu Alaska’da bazı noktalarda konaklayarak Skagway’e kadar gidiyor. Sözünü ettiğim güzergahı şu adresten inceleyebilirsiniz:

www.dot.state.ak.us/amhs/routes.shtml

Bellingham’dan Alaska’nın başkenti Juneau’ya yolculuk yaklaşık 2,5 gün sürüyor. Yolculuk sırasında feribot, yaklaşık 2000 adadan oluşan Alexander Takımadası’nda ilerliyor. Bu adacıklar açık denize göre görece korumalı bir  alan yarattığı için bu su yoluna ayrıca “iç geçit” deniyor. Buzullardan ve çeşitli tatlı su sistemlerinden beslenen bu iç geçidin suları okyanusa göre daha az tuzlu.

Bu yolculuğun güzel yanlarından biri de feribotun belirli yerlerde belirli sürelerle konaklaması. Böylelikle birkaç yer daha gezip görme şansınız oluyor. Feribota ve mevsime göre farklı güzergâhlarda gidilmesi nedeniyle her yolculuk farklı olabiliyor. Yine de her feribot Ketchikan, Sitka gibi güneydoğu  Alaska’nın belli başlı şehirlerinde konaklıyor. Feribotların duraklarda kalış  süresi gelgitlere göre ayarlanıyor. Kimi zaman feribotu terk edemeyeceğiniz kadar kısa oluyor molalar, kimi zaman oldukça uzun bir şehir turu yapmaya yetecek kadar. Örneğin bir seferinde Ketchikan’da 8 saat konakladığımız için yüzün üzerinde toteme sahip bu güzel şehri doya doya gezebilmiştik.

İsimlerini buzullardan almış AMHS feribotlarının hepsinin ayrı bir karakteri var. Örneğin turistlerin en çok kullandığı hatlarda seyreden Columbia feribotu döşeniş şekli, lokantası ile “şık”. Daha çok Alaskalıların yolculuk ettikleri hatlarda kullanılan Taku feribotu ise çocuk oyun alanı ve bir taşıtta ilk kez karşıma çıkan “yazı odası” ile “samimi”.

Feribotun her sınıftan yolcusu oluyor. Gençler başta olmak üzere birçok kişi “solaryum” denilen, benim feribotun hosteli olarak adlandırdığım güvertedeki bölümde kalıyor. En ucuz, en havadar ve en eğlenceli yolculuk biçimi bu. Bu biletle solaryumdaki şezlonglarda, halıyla kaplı yerde ya da feribotun  içerisindeki gecelemeye izin verilen yatar koltuklu salonlarda uyuyabilirsiniz. Güvertede çadır da kurabilirsiniz. Akşamları güneş batışına karşı gitar çalanlar, şarkı söyleyenler ile feribotun bu en renkli kısmı geceleri de sesli olabiliyor. Zor uyuyan ve sesten çok etkilenen biri olmama rağmen yine de yıldızların altında suda ilerleyerek uyumaktan henüz vazgeçemedim.

Uyumak!!! Kuzeyin upuzun günlerinde, bir feribotla okyanusta ilerlerken insan zaten huzurla uyuyabilir mi ki? Örneğin orka balinalarıyla (Orcinus orca) ünlü Kanada’nın İngiliz Kolombiyası’ndan geçerken, Hawaii’de üreyen kambur balinaların (Megaptera novaeangliae) beslenmek için yaz aylarında besince zenginleşen bu sulara geldiğini bilirken! Bu durumda hava kararmaya başlar başlamaz uyku tulumunun içine girip seslere kulağınızı tıkayarak uyumaya çalışmanız gerekiyor çünkü ilk ışıkla tulumunun içinden firladığınızda bütün  gün sürecek gözlem için enerji dolu olmalısınız.

Şimdiye kadar 4 kez yaptığım bu yolculuk sırasında fırtınaya denk geldiğimiz biri dışında hepsinde Kanada sularında orka gördük. Talihsiz olarak katil balina olarak adlandırılan bu tür okyanustaki besin zincirinin en tepesinde yer alıyor ama bu durum onları katil yapmıyor tabii ki. Ayrıca orkalar balina olarak anılsalar da aslında yunuslar. Yunus ailesinin en büyük bireyleri olan orkaları gözlemenin keyfi çok başka. Siyah beyaz renkleri ve büyük sırt yüzgeçleri ile ayırt etmesi çok kolay bir tür olduğu için gözlem yaparken “Acaba hangi tür?” gibi sorular sorarak kısa sürebilen gözlemde hayvanın orasına, burasına dikkat etmeye çalışmıyorsunuz. Kısa gözlem sürenizi bir de rehber kitaba göz atarak daha da kısaltmıyorsunuz. Çoğunlukla birbirine çok bağlı aile gruplarında yaşadıkları için genellikle aynı anda birden  fazla  birey görüyorsunuz.  Hatta grup yakınınızdaysa onları gözlemenin keyfine dürbünsüz bile varabiliyorsunuz. Suyu hızla ama büyük bir zarafetle ardı ardına yaran sırt yüzgeçleri feribot yolculuğunun en keyifli anlarından oluyor.

Bahar ve yaz döneminde hava iyi olduğu sürece kesin görebileceğiniz diğer balina türü ise sözünü ettiğim kambur balina. Yüzgeçleri toplam boyunun üçte birine (yaklaşık 5m!)ulaştığı için bu türün Latince cins ismi “büyük kanatlı” anlamına gelen “megaptera” . Balinaların su yüzeyine çıkınca verdikleri nefes genişleyip yoğunlaşıyor ve bir süre için havada asılı kalıyor.  Kambur balina  gibi bazı balina türlerini görebilmek için denizi tararken, öncelikle nefes bulutu gözlemi yapmak gerekiyor. Nefes bulutunun yerini tespit ettikten sonra  balinanın sırtını ve dalmadan önce suyun üzerine çıkardığı kuyruğunu görebilmek daha kolay. Şanslıysanız kambur balinanın ünlü sıçrayışını görmeniz bile mümkün. 2008 yılında Alaska’yı ziyaret ettiğimizde eşim memleketini 7 yıl aradan sonra görmüştü. Feribotumuz Juneau’da iskeleye yaklaşırken bir kambur balinayı sanki bize “hoş geldin” dercesine yüzgeçlerini sırayla su yüzeyine çarparken görmek çok hoşumuza gitmişti. Balinanın bu davranışı iletişim amaçlı yapıyor olabileceği düşünülüyor ancak biraz düş gücü ile hem bilimin hem de bilim adamının yaşamının daha renkli olduğuna inanan biz ” Hoş bulduk!” demiştik.

Feribot yolculuğunun en hoş yanlarından birisi balina görüldüğü zaman duyuru yapılması. Banyoda olsanız bile duyuru size ulaşıyor! Bu duyuruda saatler ve günler geçtikçe balina gözleminde bir dayanışma içine giren yolcuların payı büyük. Duyuru merkezi balinayı görmediyse yolculardan birisi onlara haber veriyor. Feribotun ön tarafında camla kaplı gözlem bölümleri var. Soğuk ve rüzgârlı günlerde o bölmede oturarak denizi  taramaya devam   edebiliyorsunuz.

Yüzlerce çift gözün verdiği gözlem gücü sayesinde balinalara teğet geçmek nerdeyse imkansız. Gözleriniz denizi taramaktan yorulduğunda biraz dinlenmek de bu yüzden mümkün oluyor.

Okyanusta ilerlerken balinaların yansıra yunus, deniz aslanı, fok,  somon  ve deniz kuşları başta olmak üzere bir çok kuş türü görmek mümkün. Feribot adalar ile ana kara arasında ilerlerken kimi zaman kıyıya o kadar yakın geçiyor ki  böyle durumlarda ayı, geyik gibi kara memelerini de görme şansınız var. Yaban hayatını gözlem deneyimi olmayanlar haklı olarak bu türleri nasıl göreceklerini düşünebilirler. Alaska gezisine dürbünsüz çıkmamak yolculuğun güzelliklerine teğet geçmemenin bir yolu olabilir. Ancak dürbüne ayıracak paranız yoksa ya da yaban hayat gözlemi tutkunuz değilse üzülmeyin. Kuşları iyice görmek ve tanımlamak için çoğu kez dürbün gerekse de balina gibi büyük türleri dürbünsüz izlemek de mümkün. Kaldı ki örneğin bir grup balinayı yakından gördüğünüzde dürbünün dar açısına hapsolarak gözlem yaparsanız olan bitenin bir kısmını kaçırabiliyorsunuz. Bir tek gezi için Amerika’da görülen türlerle ilgili (kuşlar, memeliler vs) tüm rehberleri almanız da tabii ki anlamlı olmayabilir  ancak bunun için de üzülmeyin. Bu yolculuk sırasında görülen türlerle ilgili oldukça kapsamlı ve ucuz doğa rehberini feribottaki dükkândan edinebilirsiniz. Ayrıca feribotlardaki ücretsiz bilgi panoları, broşürler ve gösterilen belgeseller yardımıyla da bilgilenebilirsiniz. Bölge hakkında oldukça donanımlı olan gemi mürettebatı da gerektiğinde size yardımcı olacaktır.  Feribotlarda  ücretsiz ulaşılan bilgi kaynakları arasında en çok Taku kafeteryasındaki, üzeri rehber kitaplar gibi hazırlanmış masalardan etkilendim.

Ülkemizde de hem çeşitli feribot seferlerinde hem de şehir içi vapurlarında  çeşitli kuş türlerine, yunuslara rastlamak mümkün. Bu yolculuklarda ne zaman gözlem  yapsak  çevremizdeki  insanların  ilgisi  ve  soruları  ile   karşılaşıyoruz.

Bizim taşıtlarımızda da Taku feribotundaki masalar gibi özenle ve dikkat çekici bir şekilde hazırlanmış bilgiler yer alsa çocuklar başta olmak üzere herkesin ilgisini çekeceğine eminim. Ülkemizin sularında balina olduğunu bilmeyenlerimiz var (Kanatlı Balina grubumuzun internet sayfasından ülkemizden görülen türleri öğrenebilirsiniz). Sınırlı deniz taşımacılığının büyük bölümünün denize ve denizdeki zenginliğimize uzak taşıtlarla yapıldığı ülkemizde bu durum biraz da doğal değil mi? Sizi bilmem ama ben güvertesine çıkılamayan hızlı deniz taşıtları ile yapılan yolculukları da pek yolculuktan saymıyorum. Bizi bir yerden diğerine taşıdıkları doğru ama su üzerindeki yolculuktan insan sadece bu kadarını mı bekler? Hele yakın tarihimizden mitolojiye sayısız öyküye sahip; balıkları, balinaları, deniz kaplumbağaları ile benzersiz denizlerimizde!

Pasifik Okyanusu üzerinde çıktığım büyüleyici yolculuğun benzerlerine en kısa sürede kavuşmak ve denizlerimizin öykülerini dinlemek dileğiyle…

*https://issuu.com/azizm/docs/edergimayis2012

Bunu paylaş: