Resim Yapmak – Süleyman Çete

Resim Yapmak* 

Mağara devri insanını duvarlara resim yapmaya iten “güç”, günümüz insanı için de geçerlidir.

İnsanlar duygularını resim yaparak da anlatabiliyorlar. Kimi insanda bu arzu yoğundur. Birşeyler çizmek, boyamak gibi eylemler sıkca tekrarlanır. Bunlarla huzur bulur ve rahat ederler. Yapmadıkları vakit kendilerini suçlu hissederler.  Bu arzunun kaynağı, doğuşla birlikte getirilen yeteneklerdir. Yetenek, insanda yaratıcı bir dil, değişik bir anlatım olarak belirginleşir.

Resim yapan insan kendi dışındaki herşeyi, amaç değil araç olarak kullanıp; kendi duyguları ile yorumlayarak resmeder. Yetenekli ve başarılı bir ressamın eseri , esinlendiği doğaya tam benzemediği halde daha da güzeldir. Ünlü düşünür Pascal ” Asıllarına hayran olmadığımız şeylerin benzerlerine hayran olmamız şaşılacak şeydir ” diyerek bu gerçeği eleştirmişti. (Onun yanıldığı daha sonra kanıtlandı).

  1. yy sonlarında bilimin verileri ışığında gelişen felsefe, sanata da yorum getirdi. Estetik içinde toplanan kuramlar günümüz için de geçerlidir. Sanat, insanın yaptığından yine insanın haz almasıdır. Resim için de durum aynıdır. Ressam eserini oluştururken gördüklerini aşar, onları kendi hayali ile yorumlayarak yeniden yaratır. Bu yeni yaratışta doğa değil, ressamın yorumları egemendir. Belki doğadan yola çıkılmıştır fakat, varılan yer ressamın özgün kişiliğidir. Bizi etkileyen, hiç de yabancı olmadığımız ressanın duyguları; yani, insanca tasarlanmış düzendir.

Yukarıdaki kısa açıklama, resim deyince neyi algıladığımıza yönelikti. Halen doğayı fotoğrafından resmeden ressamların dikkatlerine sunmak istedim.

Resim, kendini oluşturan şekillerin ve renklerin hoşa giden özgün kompozisyonudur. Resimde yer alan tüm elemanlar bir koroyu oluşturan müzisyenler gibi, tek amaçta birleşir, bir duygu yumağını oluştururlar. O duygu “GÜZELLİK DUYGUSUDUR”.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergimart2012

Bunu paylaş: