Psikanaliz ve Sinema Yazıları 3 – Fatih Akar

Psikanaliz ve Sinema Yazıları 3*

İlk iki yazımızda, gösterge incelemenin nasıl bir bilim haline geldiğine, çeşitli kuramcıların bu konuyla ilgili görüşlerini belirtmiştik. Göstergebilimim gösterdiği gelişme sinema alanında psikanalitik çözümlemelere bir nevi dayanak oluşturmuştur. Giriş yazılarının devamı olarak, Sigmund Freud’un kuramsallaştırdığı psiko-seksüel evreler hakkında bilgi vermeyi uygun buldum. İlerde bu dönemlerde oluşacak sapma, travma ve gelişim bozukluklarının, kişilerde ve dolayısıyla filmdeki karakterlere, çatışmaya vb. etkisi hakkındaki bilgilerle yazılarımıza devam edeceğim. Bu konu hakkında daha ayrıntılı bilgiyi, aşağıdaki bilgilerin alıntı yapıldığı http://www.psikoloji.gen.tr sitesinden edinebilirsiniz.

***

Freud, kişilik gelişimi bakımından ilk çocukluk yıllarındaki yaşantıların önemini vurgular. Freud’un kuramı psiko analitik kuramlardan birisidir. Bu kurama göre normal gelişimin sağlanması için, gelişimin her döneminde bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulması gerekmektedir. Eğer temel ihtiyaçlar karşılanmazsa kişilik gelişimi engellenir. Psiko analitik kurama Freud’a göre cinsel yaşam doğumu izleyen zamanda başlamaktadır. Freud’un psiko analitik kuramı, psiko seksüel gelişimi her biri yeni bir sosyalleşme sorunuyla nitelenen beş temel döneme ayırmıştır*.

Oral Dönem: Bu dönem 0–1 yaş arasındaki bebeklik dönemini kapsar. Oral dönemde temel haz kaynağı emmedir. Emme pasif ve bağımlı bir davranıştır. Freud’a   göre   anne  ya   da   anne   yerine  geçen   yetişkin  tarafından çocuğun memeden erken kesilmesi ya da aksine çok uzun emzirilmesi onun bu döneme bağımlı olmasına neden olmaktadır. Emme ihtiyacı daha sonraki yaşamında da sürmektedir. Örneğin, öğrencilerin sinirli ve gergin olduğunda tırnak yemeleri, Freud’un oral bağımlılık olarak tanımladığı durumun bir göstergesidir. Psikoanalitik görüşe inanan psikologlara göre çocuğun yaşama küsmesi ya da onu sevmesi annenin tutumuna bağlıdır. Çocuğun ilerde göstereceği ruhsal özelliklerin temelini oluşturur. Örneğin, çocuğun birden bire sütten kesilmesi yaşama küsmesine yol açar. Bunu yapan anneye karşıda çocuk düşmanlık duyguları geliştirir. Sevme ve düşmanlık duyguları gibi iki zıt durumda kalan çocuk bilinçsiz olarak ruhsal bir çatışmanın içine girer. Böyle bir kimse anne aracılığıyla diğer insanlara karşı olan sevgi ve bağımlılığını da yitirir. Buda  onun toplumsal gelişimini gene olumsuz yönde etkiler. “Doğumdan önceki bir yıl oral dönem olarak anılmaktadır. Bu evrede haz kaynağı, pasif ve bağımlı bir davranış olan emmedir. Freud’a göre bebeğin bu evrede anne tarafından aşırı şekilde emzirilmesi veya memeden kesilmesi oral  evreye  takılmakla  sonuçlanır. Dolayısıyla ağız yoluyla haz alma davranışı ilerde başka yaşantılara genellenmekte ve kişilik oral karakter kazanmaktadır. Oral karakterdeki kişiler gergin bağımlı ve karmaşık  bir duygusal  yapıya sahiptirler*.

Anal dönem: İkinci gelişim dönemi olan anal dönem 1–3 yaşlarını kapsamaktadır. Bu dönem idrar ve dışkı çıkarma ile ilgilidir. Çocuk bu dönemde kendini ve çevreyi kontrol etmeyi öğrenir. Sinirli, hoş görüsüz ve cezalandırma yoluyla tuvalet eğitimi veren anne baba ya da bakıcılar, çocuğun bu döneme bağımlı kalmasına neden olurlar. (Annenin bu dönemdeki tutumu ve dışkılama işlemine ilişkin kendi duyguları çocuğun ileride sahip olacağı karakter özelliklerini önemli oranda etkiler.(Daha ileriki yaşlarda bu durumun bilincine varan kimi çocuklar anormal davranışlar göstererek çeşitli cisimlerden yararlanma yoluna da gidebilirler*.

Fallik Dönem: Bu dönem, aşağı yukarı 3–6 yaşları arasını kapsamaktadır. Çocuklar bu dönemde genital organlarından zevk aldıklarını fark ederler. Karşı cins ebeveyne açık olarak daha fazla sevgi gösterisinde bulunurlar. Gelişimin bu döneminde cinsel organlarının işlevlerine ilişkin cinsel ve saldırgan içerikli duygular önem kazanır. Oedipus karmaşası, farklı cinsten olan ebeveyne karşı cinsel duyguların aynı cinse olana karşı ise düşmanca duyguların oluşması ile belirlenir. Freud, son derece önemli kişisel ve duygusal gelişim yüzlerinin bu ilk 7 yılda biçimlendiğini savunur. Psikanalistlere göre çocuğunda kendine özgü bir tür cinsel yaşamı vardır fakat bu büyüklerinkinden çok ayrıdır. Çocuk cinsiyetini de bu evrenin başında öğrenir. 3–4 yaşlarında iken çocuk nasıl doğduğunu sorar. Bu zamanda atlatmaca yanıtlar yerine doğru yanıt verme yolu tutulmalıdır. Bu yapılmazsa bu sorunlar çocukta birer karmaşa biçimine dönüşebilir ve sürer gider. 4–6 yaşlarında ya da bu yaşları izleyen zamanda çocuk cinsel organlarıyla oynayarak kendi kendine bir tür doygunluk duyar*.

Gizil Dönem:6–12 yaşları arasındaki dönem gizil dönem adını alır. Bu dönemde çocuk cinsiyetle ilgili konulardan hoşlanmaz. Kendini daha çok oyuna verir. Çocuklar sevgi gösterilerini ev dışında arkadaşlarına yöneltirler. Sürekli etkinlik içinde olan bu okul çağı çocuğunun çabalarına karşı çıkılırsa, çocuk  yaptıklarının değersizliğine inanır ve aşağılık duygusuna kapılır. Tersine amaçlarının değerli olduğu hissettirilir ve desteklenirse çocuk işini mükemmel yapmayı başarır ve beceriler kazanır. 6–9 yaşlarında çocuk ergenlik dönemi çocuk  ergenlik  dönemi  ile  ilgili  hazırlıklarını  bilinçaltında  yapmaktadır.  Bu durgunluk döneminde çocuğun cinsel yaşamı büyüklerinkine hiç benzemeyen  bir duygular ve eğilimler toplamıdır*.

Genital Dönem: Freud’un 5. Dönemi fırtınadır. Genital dönem adı verilen bu dönem, aşağı yukarı 12 yaştan sonra başlar. Hızlı fiziksel gelişme ve buluğa erme ile içsel, cinsel dürtüler artmaktadır. Öğretmenler, ergenin ilgi ve ihtiyaçlarını gelişim özelliklerini tanıyıp, ona anlayışlı ve saygılı davranarak problemlerini çözümlemede yardımcı olabilirler. Freud, psikolojiye yeni yöntemler ve görüşler getirmişse de nesnel psikolojiye değer veren psikologlar tarafından yeterli görülmemektedir. Bununla birlikte, ruhsal sorunların çözümünde bu görüşlerden yararlanılmaktadır. Ergenlik döneminde ve sonraları cinsel enerji, cinsel organlarda toplanır. Yetişkinlikte kişinin kimi cinsel sorunları ilk basamaktakilerle birlikte ortaya çıkar. Bu nedenle, çocuğun bu basamakları normal atlatmasına önem verilmelidir*.

Kaynakça;

www.psikoloji.gen.tr

Bu ay önereceğim kitap: Saffet Murat TURA,  Freud’dan Lacan’a Psikanaliz

*https://issuu.com/azizm/docs/edergisubat2008

Bunu paylaş: