Richard Strauss, “Son Dört Şarkı” – Fırat Tunabay

Soprano Jessye Norman yorumu ile Richard Strauss’un son dört şarkısını (Four Last Songs) dinlerken son dönemlerde yaşadığım birçok alakasız konu bir araya geldi. Son dört şarkının içine daldıkça bir ihtişamın bezediği gökkuşağının sakinliğinde kendimi buluyorum. Richard Strauss özellikle kariyerinde Nazi dönemi Almanya’sına denk geldiği dönem içinde tutumunda yeterince muhalif olamadığı için sıkça tartışılmıştır. Stefan Zweig ile dostlukları ve bunun sonucunda bağlı olduğu kurumsal görevlerinden ayrılması sanatına bağlılığının, ideolojik bağlılıklardan daha güçlü olduğunun bir kanıtıdır. Kendini sanatına bu denli adayan ve birçok önemli çalışmaya imza atan bu büyük romantik besteci çalışmalarına en verimli ortamı sağlamak adına üretimini tüm olumsuz koşullar altında sürdürmüştür. İki dünya savaşına tanıklık eden Strauss ilk bestesini yazdığında henüz altı yaşındaydı. Sanata düşkün ve varlıklı bir aileden gelen Strauss’un müzikal gelişiminde müzisyen olan babasının büyük bir etkisi olmuştur. Kariyeri boyunca birçok senfoni ve opera besteleyen Strauss, orkestra şefliği ve tiyatro yönetmenliği de yapmıştır. 1948 yılında seksen dört yaşında iken, müzik ve şiirin muazzam birlikteliğini kurduğu son dört şarkı onun adeta kitabesi olmuştur. Savaş sonrası dönemde Strauss’un tarzının eski moda görülmesi onun moralini bozup, çalışmalarında yavaşlamasına neden olsa da hiçbir zaman kalemini elinden düşürmedi. Ölümünden bir yıl önce kaleme aldığı son dört şarkı onun müzikal kişiliğinin en temel halini ortaya koymuştur.

Son dört şarkı “Frühling” (İlkbahar), “September”(Eylül), “Beim Schlafengehen” (Uykuya Dalış) “Im Abendrot” (Akşam Pırıltısı) hayatın tümüne yayılan sopranonun sesinde parlak bir lirik aşk ilişkisi gibi akıp gidiyor. Strauss’un yirmili yaşlarda kaleme aldığı Death and Transfiguration (Ölüm ve başkalaşım) ‘dan bazı bölümler Abendrot” (Akşam Pırıltısı)’un içine katılmıştır. Kalp krizi geçirdiği dönemlerde şu ünlü sözü dile getirmiştir Strauss; ”Ölüm tam da yirmi yaşında bestelediğim Death and transfiguration (Ölüm ve başkalaşım) gibi” demiş. Son dileği swan bestesinin soprano Kirsten Flagstad tarafından galasının yapılması olsa da ölümünden bir sene sonra 22 Mayıs 1950 yılında Londra, Royal Albert Hall’da son 4 şarkı, Soprano Kirsten Flagstad’ın büyüleyici performansıyla ilk kez dinleyici ile buluşmuştur.

“Frühling” (İlkbahar), “September”(Eylül), “Beim Schlafengehen” (Uykuya Dalış) ‘ın lirikleri Herman Hesse’ye aittir. Abendrot” (Akşam Pırıltısı)’nın liriği ise Joseph Von Eichendorff’a aittir. Son dört şarkı Strauss’un çalışmalarının ve yaşamının yüceltilerek onurlandırılması gibidir.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi150

Bunu paylaş: