Bir Hayaletin Aşkı – Deniz Eren

Bir Hayaletin Aşkı*

Doğuyoruz, büyüyoruz bu süreçte kimimiz hayallerinin peşinden koşup hayallerine kavuşuyor kimimiz ise pes ediyor bir kısmımız iyi mevkilere geliyor ya da gelemiyor bazılarımız kendine yeni bir aile kuruyor sonrasını ise kocaman bir sessizlik oluşturuyor. Hayatımızdaki bu döngü hiç sapmadan bu şekilde devam etse de bir kısmımız patlayan bir bombada, bir kaza kurşununda ya da parasını çalmaya çalışan bir gaspçı tarafından ansızın bir gün çekip gidiyor, bu dünyadan… Hayatın normal döngüsünde gitmesine izin verilmemesi bu durumda bazılarımızın ölüm konusunda bile ne kadar şanssız olduğunu ortaya koyarken bizler de tanıdık gelen bu olay örgüsüne farklı bir bakış açısıyla misafir oluyoruz.

İki dünya savaşı arasında yaygınlaşan, sanatçıların abartılı ve genellikle dikkatsizce veya mantıksızca hareketler yaptığı bir komedi türü olan kaba güldürü türünde Jim Abrahams, David Zucker ve Jerry Zucker‘in kurmuş olduğu “ZAZ komedi grubu”, çekmiş olduğu filmlerle tüm zamanların en akılda kalıcı komedi filmlerinden birkaçına imza atmıştır. 1980 yılında çekmiş oldukları Uçak filmiyle tanınan “ZAZ Komedi Grubu”nun ortak özelliği genel olarak filmlerinde parodiyi kullanmaları olsa da birbirlerinden bağımsız olarak da bazı filmlere imza atmışlardır. Bunun en büyük örneklerinden biri, Jerry Zucker’in dramatik dalda ilk yönetmenlik becerisi olan ve alanında büyük beğeni toplayan 1990 yapımı Hayalet filmidir.

Filmin dolaysız adı, dönemin çiğ Hollywood filmleri düşünüldüğünde sanki korku türüne yakın izlenimi verse de karşımızda hissi yoğun bir aşk hikâyesi var. Sevmek, sevilmek kavramlarının ne kadar değerli olduğunu aynı şekilde romantik filmleri fazla klişe bulduğum için izlemeyi sevmediğimi Kim Ki-Duk‘un Boş Ev adlı filmini değerlendirdiğim yazımda açıklamıştım. Kim Ku-Duk’un Boş Ev‘i romantik filmlere karşı oluşturmuş olduğum ön yargıyı ortadan kaldırırken, Jerry Zucker’ın Hayalet‘i ise ana akım anlatının kalburüstü örneklerinden biri olarak kült mertebesine erişiyor.

Filmin başlangıcında, sıradan bir çift olan Molly ve Sam’in yeni bir apartmana taşınmaları ve beraberinde evliliğe giden mutlu birlikteliklerine ortak oluyoruz ta ki Sam’in bir kavga sırasında bir serseri tarafından bıçaklanarak öldürülmesine kadar.

Sam’in öldürülüp ruhu bedenini terk ettiğinde ve ölümden sonraki yaşamı yavaş yavaş keşfetmeye başlamasıyla film boyut atlıyor. Ruhani bir boyutu olduğu düşünülen ve özellikle dizi ve filmlerde çokça başvurulan “beyaz ışık” kavramına Hayalet’te de rastlamak mümkün. Özellikle iyi kalpli kişilerin öldüklerinde cenneti temsil eden beyaz ışığın üstlerine düşerek ruhun bedeni terk etmesi kötü kalpli kişilerin ise cehennemi temsil eden siyah ışığın etrafta belirip şeytanımsı varlıkları temsil ettiği düşünülen siyah giyimli kişilerin o kişiyi alıp sonsuzluğa götürmesi yönetmenin cennet/cehenneme getirdiği genel/kişisel bir yorum. Diğer taraftan en yakın arkadaşı tarafından öldürülen ve sevgilisi Molly’nin de en yakın arkadaşı tarafından tehlikede olması Sam’in sevdiğine karşı son görevini tamamlamak için bu dünyada kalmasına neden oluyor. Dünyada kaldığı zaman içinde canlılarla iletişim kurabilmenin tek yolunun medyumlar tarafından olduğunu anlayan Sam tuhaf medyum Oda Mae ile karşılaşması filme ayrı bir renk katıyor. Sam’in evdeki eşyaları yakın arkadaşı Carl’ın kafasına atmaya çalışırken abartılı, dikkatsiz ve tiyatro sahnesinde oynuyormuşçasına büyük hareketler sergiliyor oluşu ilk başta bahsetmiş olduğum kaba komedi türüne örnek olarak gösterilebilir. Aynı zamanda acayip medyum Oda Mae‘in ise bir drama filmi olan Hayalet’te yönetmen Zucker’ın komedi tarafını ön plana çıkartıp yüzlerde gülümsemeye yol açan bir karakter olduğunu da eklemeliyiz.

Beş dalda aday olduğu Akademi Ödülleri’nden, Whoopi Goldberg’in canlandırdığı Oda Mae karakreriyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve Bruce Joel Rubin’in kaleme aldığı senaryosuyla En İyi Senaryo dallarında Oscar ödülünün sahibi olan Hayalet, 2009 yılında hayatını kaybeden aktör Patrick Swayze‘ın canlandırdığı Sam ile Demi Moore‘un canlandırdığı Molly’nin aşkının inandırıcılığıyla döneminin öne çıkan yapıtlarındandır.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi112

Bunu paylaş: