Öfke – Nilay Yıldırım

Öfke*


Sararmış sazlara
Daldım, bir gün,
Yumuşak iki parça
Ağzı balığın, açılmış;
Hey! Der,
Yutacağım seni!

Balık, dönüşüyor masaya,
Sert, tahta.
Vursam ses çıkar;
“Tak tak”
Vurmadım, konuştum onunla,
Yine de
Sözler vurdu masaya,
Takırdayarak.

İki el silah
“Pat pat”
Gürültüyle dağıldık hepimiz.
Ben kaçtım önce,
Bindim bir atın üstüne,
At havalandı kuş oldu,
Kuş yükseldi bulut oldu,
Döküldüm denize.
Açıldım, yanımda kızım,
Açıldım, uzaklaşmak için
Bu tenha kıyıdan,
Suya bıraktım şiddetimi,
Kaynadı kızgınlığımla,
Buharlandı.
Sesler
“Cızır cızır”
Suda öldü,
Gömüldü kumlara.

Kumlar çıktı kıyıya,
Ben de onların peşi sıra,
Kovalarken öfkemi,
“Kaçırmayayım aman ha!”
Doluştuk bir balkona,
Sesleri bardakların
“Çın çın”
Ve kadın kahkahaları,
İç gıcıklatan
Kederle örülü
Yakamoza karıştılar.

Kumlar atladı balkondan,
Taş olup,
Bir kitaba çarptılar.
Koştum, bulacaktır doğruyu,
O, öyle saf, sevecen,
Renkleri içinde bir beyaz,
Sarhoş, hem mutlu biraz.

Peşindeyim, o gün bugün,
Öfkemin.
Taş olmuş, kâğıt olmuş,
Gizlenmiş o kitaplığa,
Gökler öyle söyledi.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi101

Bunu paylaş: