Soruların Ölümü – Onur Soylu

Soruların Ölümü*

Son bir saatin var… Ölüyorsun! Kimi düşünüyorsun , anneni, babanı?..

Süre ilerliyor… Nasıl ölmek isterdin? Boğularak, bir yerden düşerek veya intiharla. Küçücük haplar 80 kilo bir adamı devirebiliyor. Garip…

On dakikan geçti. Şimdi tut zamanı, elinle. Çek kendine. Nereye giderdin? En çok güldüğün ‘‘o an’’a. Deli saçması hareketler yaparlardı. Şimdi umursamıyorlar değil mi? İlk yalnız kaldığın? Annen seni bırakıp alışverişe gitmiş. Hem de sen uyurken. Uyanmışsın beklenmedik. Ağlayıp, sonra duvara bakıp dalıp gitmişsin. En acıklı, yalnız ve öfkeli zamanlarını o duvarla geçirmişsin. Acaba ne yapıyordur o duvar şimdi? Bilinmez…

Neyse, sen dalarken annen gelmiş ve nazından tekrar  ağlamışsın. Her yalnızlığın bu kadar kısa sürmedi değil mi?

Otuz dakikan kaldı dostum… İlk sevgiline gidelim haydi. İlk okulda, utangaçsın, titriyorsun sevmekten. On bir yaşlarında falansın ve o yaşta cüssenden büyük acı çekiyorsun. Açıldın kıza tüm cesaretinle ki işe bak o da seni seviyormuş. Annen de seviyor seni ablanda ama bu başka. Onun sevgisi kaburganda deprem etkisi, güm güm… Bu deprem dünyada olsa tek bir hücre kalmazdı hayatta. Öyle vicdansız sevmişsin işte. Sonra o deprem birden bitiyor, yıkıntıların arasında. Başka şehre taşınıyorlar. Haritada o şehre bakıyorsun nefes alamıyorsun. Nefret edilesi bir şehir burası şimdi. Cehennem! Orası cennet mi? Evet…

Yirmi dakikan kaldı… Elin hafiften yazamıyor gibi. İntiharı seçmiş olmalısın. Güzel seçim. O zaman daha ileriye çek zamanı, tüm acıları bırak en ileriye. Sen yoksun. Arabalar uçuyor, savaşlar devam ediyor. İnsanlar hala ölüyor ama sen yoksun. Kimse bilmiyor varlığını. Yaşadığın yerlerde betonlar yeşermiş. O eski insanlarda yok.

Son dakikalara giriyorsun… Gök yüzüne bak senin için yaratılmış ama sensiz de var. Sensiz de devam ediyorlar. Yeni şarkılar yapılıyor senin dinleyemeyeceğin. Kitaplar yazılıyor yeni senin okuyamayacağın. Sokaklar yanıyor, insanlar ölüyor,  devrimler oluyor… Atlı karınca gibi devam ediyor hayat. Düşüyorsun o attan. Ne merak ediyorsun en çok? Öbür dünya var mı? Ya tanrı?

Son saniyelerin, belki de tanrıyla görüşeceksin. Ne soracaksın ona? Neden mi? Çok sıradan. Tanrı bile gülüyor… Süren doldu. Ellerini kaldır uçacaksın.

Nereye? Bulutlara.

Orada acı yok, savaş yok, gürültü yok!..

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi90

Bunu paylaş: