Mum – Tuğçe Duysak

Mum* 

Yeni bir başlangıca mı sebep oldu eskisinin kaybı, bilemiyorum? Belki de yepyeni bir sayfa açıp, gelecek için korkmadan, bir şeyler yazmam içindir, kim bilir…

Bana hiç adaletli gibi gelmese bile, belki bu kez yaşam bana armağanını bu şekilde sunuyordur ve benden sadece görmemi bekliyordur.

Ancak öyle zor ki… Öyle zor ki yaşamak; kaldıramıyorum. Bir orospu, ister mi bedenini günde bilmem kaç kez satmayı? Belki ister bazı erkekleri, ama çok büyük bir kısmını istemez ancak para kazanmak için istiyormuş gibi davranır, istekli gözükür. İşte hayatta beni “orospu” etti. Yaşadığım ve ölemediğim için, maskemi takıp devam etmem gerektiğini söylüyor. Daha az düşün, daha az konuş! İnsanlardan ve bu bitmek tükenmek bilmeyen, görünürde onları özelleştiren ancak bir türlü kendilerinin sahip olamadığı  bu  saçma düşüncelerden bıktım. Ne komiksiniz ey insanlar! Ne komik… Hiçbir şeyi anlamıyorsunuz, işinize gelmeyen. İşte bu yüzden, beni de mutlu sayıyorsunuz. Yoksa ben mi iyi oynuyorum rolümü? Ama ben iyi bir oyuncu değilim.  Telefona bile oyun icabı da olsa vaktinden önce cevap veren biri, ne denli iyi bir oyuncu olabilir ki? Yoksa ben rol mü yaptım hep? Belki de aklımın yönlendirmeleri, hep hissettiklerimden öndeydi. E saf akıl, beni sizlerin gözünde pekâlâ iyi, örnek bir insan yapmış olabilir! Ama artık size sabredemiyorum. Susmak, konuşurken bile, hissettiklerimi yapmamak beni çıldırtıyor. İs-te-mi- yor-um! Yaşamak istemiyorum!

Peki, o zaman, tam böyle durumlarda ileri de yakılan mum da neyin nesi? Niçin bir ışık belirdi ötede? Benim artık gidecek gücüm yok. O yol bittiğinde, biliyorum; mum dibine ışık vermeyecek, gözümse karanlığa alışamamanın verdiği tedirginlikle, başka mumlar arayacak… Belki kendim yakmaya çalışacağım ama ne mum, ne de ateş alacak param var. Yine başkası yakacak mumu! Ama ne zamana kadar? İşte bu yüzden uçup gitmek istiyorum, çırptığım kanatlardan da para alacak halleri yok ya! Orhan baba yaşasaydı ne üzülürdü… Artık vitrinlerin önü bile para!

Bilir belki de, gelecek daha büyük bir depresyonun artçıları bunlar. Çünkü beklemekte olduğum şey, ancak bu denli büyük bir şey olabilir ve beni bir süreliğine boşluğa iter, hiçlikte yatırır. Ne mutlu olurum yine…

Şimdilik kafamı kaldırıp, devam etmek gerek. Sadece devam… Kim bilir, belki aptal çocuksu umudum gerçeğe döner.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiekim2009

Bunu paylaş: