Yanılsama, Büyü ve Sanat – Onur Keşaplı

Yanılsama, Büyü ve Sanat*

Yanılsama, büyü ve sanat sözcükleri öyle sözcüklerdir ki sözlükte anlamlarına baktığınızda asla tatmin olmazsınız. Yanılsamanın sözlüklerdeki karşılığı “var olan bir uyarıcın değişik algılanması” olarak geçer. Büyünün sözcükteki anlamı ise “doğa yasalarına aykırı sonuçlar elde etme iddiasında olanların başvurdukları gizli eylem, işlem ve davranışlar” dır. Son olarak sanat sözcüğünün anlamı ise “bir duygunun, bir tasarının veya güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık” şeklinde sözlüklerde bulunmaktadır. Elbette bu kelimelerin tarih içinde insanlar tarafından yüklenmiş oldukları anlamlar bu tanımlardan çok daha fazla ve derindir. Bu derinliklerin sonucunda bu üç sözcük birbirleriyle de bağlanmış durumdadırlar.

Yanılsama ve büyü birbirlerini tamamlayan kelimelerdir. İnsanlar herhangi bir şeyden büyülendiklerinde algılarında bazı farklılıklar oluşmaya başlar.  Olumsuzu bir şeyi dahi olumlu görebilecek oranda yanılsama yaşayabilirler. Büyü alıcıların algılarını olumlu ya da olumsuz etkileyerek onlarda yanılsamaya sebep olur. Zaman zaman televizyonlarda gördüğümüz sihirbazlarında yaptıkları büyü gibidir ama aslında sadece yanılsamadan ibarettir. Bunun dışında kişi bir durumu ya da nesneyi yanlış algıladığında o durumu ya da nesneyi gerçeküstü bir şey olarak yani büyü olarak da görebilir.

Büyü ve sanatın bağlantısı ise biraz daha derindir. Bakmayı bilen herkes  sanattan büyülenir. Yeter ki algıları tümüyle açık olsun. Örneğin Michalengelo’nun Sistina şapelinin tavanına yaptıkları kendi gözüyle görenler için sanattan öte büyü gibidir. İnsan o tavanın altında büyülenmeden geçemez. Ayrıca sanat insanoğlunun büyü yapabileceği en güçlü olgudur. Yukarıda gördüğümüz anlamında büyü ancak sanatla  gerçekleşebilir.  İnsanoğlu sinemayla, tiyatroyla, edebiyatla, şiirle, heykelle, resimle ve diğer tüm sanat dallarıyla var olmayanı ya da doğanın yasalarında bulunmayanı yaratabilmektedir. Picasso’nun geliştirdiği büyük akım, Kübizm doğanın kurallarına adeta meydan okuma gibidir. Ya da Lucas’ın Yıldız Savaşları serisinin var olmayanı hatta belki de asla var olmayacak olanı perdeye yansıtması gibi. Sanat gerçek olabilecek tek büyüdür.

Yanılsama ve sanat ise çeşitli yönlerden birbiriyle ilişki içinde olan sözcüklerdir. Özellikle resimde her alıcı farklı bir gözle baktığından aslında herkes de biraz yanılsama gerçekleşmektedir. Örneğin ünlü sürrealist sanatçı Salvador Dali’nin 1938 yapımı “Apparation of Face and Fruit Dish on a Beach” adlı eserinde izleyiciler yanılsamadan kaçamaz. Bir kişi öncelikle tasmalı bir köpek görürken diğerleri resmin tam da orasında enfes bir doğa manzarası görebilir. Aynı resimde alıcı öncelikle bir yüz görürken bir diğer alıcı eserin o noktasına baktığında beyaz bir kupa görebilir. Sanatta insanlar yanılsamaktan kaçamazlar çünkü her biri farklı bir bakışla gözlemlemektedir. Yani kendi algımızda sanata baktığımızda yanılsama yoktur fakat eserin tümünü ele aldığımızda yanılsama kaçınılmazdır. Maalesef sanat gibi güçlü bir “büyü” tümüyle çıkar amaçlı da kullanılmaktadır. İnsanların son derece doğal olan yanılsama özelliğini yanıltmaya çeviren yapıtlarda mevcuttur. Örneğin sinemayı dünya egemenliğini yayma ve ebedi kılma amacında bir silah olarak kullanan Amerika ideolojisinin son derece çarpık yanlarını bile sanatın büyüsü altında çarpıtarak alıcıları son derece sahte bir şekilde yanılsamaya yöneltmektedir. Rocky 4 filmi belki de bu konudaki en yoğun örneği içeren sözde sanattır.

Görüldüğü gibi bu üç sözcük birbirleriyle yakından ilişki içindedir. Ve bu ilişkinin boyutları asla tam olarak anlatılamayacak kadar yoğundur. Bu üç sözcüğü aslında birbirine bağlayan sözcük büyüdür. Büyü yanılsamayı doğurmaktadır ve büyü aynı zamanda en gerçekçi hatta tek gerçekçi haline sanatla kavuştuğu için sanatta yanılsamayı doğurmaktadır. İnsanoğlunun bu üç önemli sözcükle yaşadığı karmaşa tarihin başlangıcından beri hep var oldu ve ebediyen karmaşıklığı daha da artarak var olmaya devam edecek. Her ne kadar bu “büyüyü” sömürmek isteyen beyinler hep var olacak olsa da.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiagustos2008

Bunu paylaş: