Paralellikler Sineması Yönetmeni Pedro Almadovar – Ceyda Şahinoğlu

Paralellikler Sineması Yönetmeni Pedro Almadovar *

Kullandığı renklerden hikâyelerine, karakterlerin ve bütün filmlerinde tekrarladığı temalara varana dek paralellikler üzerine kurduğu sinemasıyla kendine özgü bir tarz oluşturan İspanyol yönetmen Pedro Almadovar. Yönetmen yaptığı birçok röportajında filmlerinin girişine başlarken filmle ilgili bir bilgi veriyim diye bir derdim yok demektedir ilk görüntünün benim için hoşuma giden bir görüntü olmasına dikkat ederim der ve ondan sonra film devam eder. Hemen her filmde şuan film izliyorsunuz gerçeğini vurgulamaktan hoşlanmaktadır yönetmenimiz. Filmlerinde daha önceki filmlerinin karakterlerine ya da olay örgüsüne rastlamak mümkündür filmleri arasında bağlar kurar ve bu bağlarla derdini anlatmayı seçen bir yönetmendir. Almadovar’ın paralellikleri kimi zaman karakterlerin benzer baskın özelliklerinde, kimi zaman filmlerinin en çarpıcı görsel unsurlarından birisi olan renklere yüklediği anlamlarda ya da Hollywood’ a yapılan göndermelerle kendini gösterirken kimi zamansa yönetmenin bir filminde yer alan herhangi bir hikâyeyi bir başka film içinde yepyeni bir öyküye dönüştürebilme özelliğinde göze çarpıyor. Örneğin birçok filminde karşımıza tema olarak çıkan boğa güreşi önemli bir yer tutar. Matador, Yüksek Topuklar, Kötü Alışkanlıklar, Konuş Onunla da boğa güreşine yaptığı atıflarla karakterler arasında var olan iktidar dengelerinin yönüne dair çok şey söyler. Boğa imgesi ve iktidarın sahibi olan karakter çoğu zaman birlikte gösterilir.

Diğer bir konu ise fetiş nesnesi olarak kullanılan ayakkabılardır. Yüksek Topuklar hem isminde hem de diğer filmlerde içeriği destekleyici öğe olarak kullanılmaktadır.

Film de Rebeka’nın çocukluğundan yetişkin dönemi de dâhil  annesine hayranlığı ve ara ara görüntülerde annesinin topuklarını izlemesi. Sırrımın  Çiçeği filminde de Leon ayağındaki ayakkabıları bir türlü atağından çıkartamamaktadır. Matodor filminde de ayakkabı önemlidir. Yönetmen karakterlere yüklediği bazı anlamları açığa çıkarmak adına önemli oluyor.  Çünkü ayakkabılar yönetmenin birçok filminde bağımlılıklarımızı sembolize eder. Yönetmenin anlam ve sitil yaratmakta kullanmaktan hoşlandığı diğer bir metot ise renklerin kullanımında ortaya çıkıyor. Filmlerinde kırmızının  kullanımı ciddi dikkat çekerken mavi de b rengi tamamlayıcı olarak kullanılmaktadır. Renk kullanımın da Hitchcock’un tercihine benzediğini söylemiştir. Özellikle filmlerindeki kilit noktalarda kullandığı aksesuarların kımızı renkli olması dikkatimizi onun üzerine yoğunlaştırır. Ayrıca karakterlerine de bu renklerle anlamlar yükler. Renkler onun için canlılığı var olmayı simgelemektedir. Çünkü rengin olmadığı beyaz renkle karakterinin yaşamına son verir.

Bensiz Hayatım ve Yüksek topuklarda annenin ölüm anında i renklerin  değişimi. Bensiz hayatım diğer filmlere oranla daha sade geçmektedir. Kadının hayatı karavanda geçiyor, ama karavan çok yoğun renklerle ve eşyalarla  doludur, diğer yandan sevgilisinin evi bomboş. Kadının ölümünden sonra  adamın evini boyadığını görüyoruz. Bunlar üzerinden Almodavar’ın filmlerindeki renk yoğunluğunun yaşamı anımsattığı ancak bu filmde karakterin ölümü yaşadığı için sadeliğin hâkim olduğu söylenebilir. Filmde kırmızıdan çok mavi rengin kullanımı kırmızının az önce sözü edildiği gibi ki hayatı ayırmada yine yaşamla ilgili görüntülerde kullanılması bu nedenledir. Bensiz Hayatım da karakterimiz ölürken her yer bembeyaz olur ve kendi ailesi ve onun yerine geçmesini istediği kadın karakter kırmızıyla ondan ayrılır.

Defteri andıran bir fon üzerine bu yazı ile film (Bensiz Hayatım) biter. Hayatı bir deftere benzetmek mümkündür bu görüntü üzerinden. Ancak karakter ölmüş olmasına rağmen bu defterin sanki giriş başlığıdır. Bundan sonra olacaklara odaklanmalıdır. Almodovar filmlerinde ölümle yaşamı iç içe işlemiş her ölümden bir yaşam doğurmuştur. Tıpkı Annem Hakkındaki Her Şey’de çocuğunu kaybeden kadının bir bebek sahibi olması gibi ölümü başlangıç olarak ele almış. Bu sahnede kırmızı ile ayrı iki bölüm oluşmuştur. Karakter kırmızının ardından “bensiz hayatını” izlemektedir. Orada yeni kadın ile kendi ailesi bir aile oluşturmuş o ise kırmızı gibi iddialı olamayan bir renkte beyaz da yalnız kalmıştır. Bu sahnenin sonunda karakter ölür.

Bu film diğer filmlere oranla daha sade geçmektedir. Kadının hayatı karavanda geçiyor, sevgilisinin evi bomboş ve renklerde kırmızı ve mavi değildir. Kadının ölümünden sonra adamın evini boyadığını görüyoruz. Bunlar üzerinden Almodavar’ın filmlerindeki renk yoğunluğunun yaşamı anımsattığı ancak bu filmde karakterin ölümü yaşadığı için sadeliğin hâkim olduğu söylenebilir. Filmde kırmızıdan çok mavi rengin kullanımı kırmızının az önce sözü edildiği gibi ki hayatı ayırmada yine yaşamla ilgili görüntülerde kullanılması bu nedenledir.

Yönetmenin diğer önemli özelliği sahne oyunlarına yapıtlarında yer vermesidir.

Seçilen  filmlerde  hep  bir  sahne  tiyatro  oyunu  sergilenmektedir.  Bu  ailesini anlatırken ailesindeki kadınları tarifiyle bağlantılı olarak değerlendirile bilinecek bir durum. Oyunun sonundaki tiyatroda ana kahramanın yaşadığı hikâyenin paralelinde bir oyun sergilenmektedir. Sahnedeki kadın çocuğunu kaybetmiş bir kadını canlandırır. Bu hem kendini sorumlu tuttuğundan suçluluk duygusunu dindiren bir durum olarak algılanabilir. Öte yandan bu hayatla sanatın iç  içeliğini birbirlerinden beslendiklerini, sanatın hayattan konu aldığını sanatçının üretim anında “günah çıkardığını” söylenebilir. Almodovar ailesindeki kadınların sürekli olarak yaşadıkları hüznü maskelediklerini hep duygularını başka biçimlerle dışa vurduğunu söylemiştir. Bunun bir başka göstergesi olarak renklerde düşünülebilir. Renkler en hüzünlü anlarda bile belirgin bir rol almış umut hissini barındırmıştır. Yönetmenin görüntü düzeninde, çerçevesinde renk önemlidir. Hemen her rengi kullanmasının yanında kırmızıyı diğer renklerden daha fazla kullanır.(Adeta, yer gök kırmızıdır Pedro Almadovar’ın filmlerinde.)Renk kullanım biçimine gelince, çerçevede kırmızı ve kırmızı kadar yoğun olmasa da diğer renkler çok abartılı yani keskin tonlarıyla kullanılır. Böylece renk çerçevede kendini çok çarpıcı bir biçimde hissettirir. Kırmızının  bu biçimde kullanımına her film hatta bütün filmlerin bütün sahneleri örnek gösterilebilir. Peki, neden böylesi bir renk kullanımını tercih eder yönetmen? Her şeyden önce Almadovar’da karakterler alışılagelmişin dışında çok uç noktadadırlar. Yine bu karakterler için tutku her şeyden önce gelir. En içinden çıkılmaz durumların, hezeyanların, akıl almaz sapkınlık, delilik derecesindeki aşkların, öldürmelere varan kıskançlıkların, alışagelmedik cinsel ilişkilerin, bu ilişkilerin çarpıcılığının, dişiliğin, erkekliğin ele alındığı film sahnelerinde Almadovar rengi özellikle de kırmızıyı tüm bu süreçleri çerçevede daha anlaşılır kılmak, bu durumların çarpıcılığını yansıtan görsel atmosferler yaratabilmek için kullanır.

Sahnenin yanı sıra mutlaka fillerinde televizyona yer vermektedir.Ardından bazı nesneler mutlaka yer almaktadır. Telefon, saat, kapı, fotoğraf ve aynalı sahnelere yer verir.

Yönetmenin  karakterleri  genelde  iç  çatışmalar  yaşayan  bireylerdir  ve   ayna onların ruh hallerini ve karakterlerindeki ayrımları bize yansıtmaktadır. Ayrıca yönetmen görüntüde hangi oyuncular varsa onları birbirinden ayırmaz mutlaka odaklanılan oyuncular olsa da diğer oyuncuların o an ne yaptıklarını görürüz ve cam mekanlar ve ayna buna yardımcı olur.

Din, Almadovor filmlerinde önemli bir faktördür ve hemen hemen hepsinde mutlaka yer verir. Sahne düzenlemesinde de dini öğeler nesneler yer alır.

Başka bir yönden mutlaka başka yönetmenlere ait siyah beyaz filmlere yer verir bunu öyle güzel yapar ki kendi filminin öyküsünü bunlarla destekler ve izleyicinin dikkatini çekmeyi başarır.

Mutlaka siyah beyaz kareler yer alır. Bunlar yoksa siyah beyaz fotoğraflar ya da gazetelerden alıntılarda bulunur.

Kameralarla yaptığı oyunlar sahne olan bir karede oyuncu yere yığılır ve yönetmen zemin mekan da algılamamızda dengemizi bozar.Farklı bir film karesinde de yine kamerayla karakterin hissettiklerini bize yansıtır.Diğer bir filminde de karakterin ruh halindeki bunalımı bize yansıtır.Kişiliğinde ki çatışmayı görüyoruz.

Almadovar’ın filmlerinde yer verdiği diğer biçim ise ayrıntı yakın çekimlerdir. Konuyu parçadan bütüne anlattığı bir tekniği vardır.

Burada kullandığı yeşil ve yağmur karakteri rahatlatmakta ve zeminden karakteri ayırmaktadır.Yönetmen sanki karelerini bir ressam gibi düzenlemektedir.Mekanları kalabalıktır ve cıvıl cıvıl renklerle doludur,bazen karakterler mekanla iç içe geçer.kapıları açıktır böylece rahatlıkla alan derinliği apar. Mekanlarını sokaktan çok karaktere ait evler ve alanlardır.Böylece karakteri tanımlamak daha kolay olmaktadır.Bazen bir arada bırakma hali karakteri bir şeylerden soyutlamak için onları bir çerçevede bırakır.

Karakterler öyle gerçekçidir ki hislerini ama yinede filmi film gibi izleriz. Sanki yaşam içinde birden çok yaşam. Seçilen mekan boyut bide bu yaşamın içinde yaşamın devamlılığını görüyoruz ve karakterin sözleriyle, hareketleriyle bazen sadece duruşlarıyla hikayelerini dinliyoruz ve bizde öykünün bir köşesine girmek için uğraşıyoruz. Bazen seçtiğimiz bir karakterle o nereye giderse dolaşıyoruz. O oyunu bizde oynuyoruz.

Aynı karenin bir benzerini Yüksek Topuklarda Rebekka karakterinde de görürüz. Desenler de renkler kadar önemlidir bunlara mekânlarda ya da karakterlerin kıyafetlerinde görmekteyiz. Parça parça resimlerin bulunduğu arka dekor. Bu da desen gibidir.

İnsanların ruh halini yansıtan aksesuar ve nesneler. Ünlü bir kadın ve onun boğulmuş ruh hali, diğer yandan annesine hayran bir çocuk ve onun zihninden geçen karmaşıklığı ve hızı anlatan oyuncak. O kadar renkli ama sonuçta çocuk babasını öldürebiliyor ve ileri ki yaşamında kocasıyla da yaşadığı çatışma ve ölüm.

Yönetmenin filmlerinin daha ilk girişinde olacakları tahmin etmeye başlarsınız aslında. Diğer yandan yönetmen çok güzel geçişler kullanmaktadır. Aslında kahramanların arasında geçen bir olayı tek bir sahneyle bize anlatır. Döllenen bir yumurta her şeyi ele verir. Çöp tenekesinin içinden bir tünel görüntüsü verebilir ve izleyici yadırgamaz olayda kopmaz ve izlemekten zevk alır.

Almadovar geleneklere bağlılığı da olan bir yönetmendir. Bazı filmleri Bunuel’in filmlerine ya da Fellini’nin yapıtlarına uygun sahneler. Sinir eşiğindeki kadınlar filminde sevdiği adamla bir türlü konuşamama durumu vardır. Bunuel’in Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği adlı filminde olay    tamamen farklı olsa da oradaki karakterlerde bir türlü yemek yiyememektedir. Fellini’nin Sity of woman adlı filminde kadının kalçalarının büyümesi ve giderek tünele dönüşmesi her ne kadar farklı bir yönetmene ait olsa da Konuş Onunla filminde kadının büyümesi ve adamın küçülmesi benzer olarak düşünmekteyim. Karakterlere yönelişimiz renkler ve diyaloglarla sağlanmaktadır. Yönetmenin filminde gösterilen hiçbir nesne ya da karakter anlamsız ya da işlevsiz değildir.Fotoğraflar geçmişe dair anıların bir göstergesi ve geçmişin belgeleri. Saatler bitmesi istenmeyen zaman ve bittiğinde onlar durduğunda yaşamın duracağı. Telefon ulaşılmak isteneni karakterle bağımlı kılan. Ancak bu nesneler renklerle farklı bir dilde de konuşurlar. Sanki karakterler kendi yaşadıklarını bazen başkalarını hayatı gibi uzak kalabiliyorlar. Aynı mekân birçok kişi olduğunda sanki birbirinden bağımsız gibi olabiliyor ve karakterler birbirlerinden anlık da olsa kopuyor ancak kopuş mekânda olmuyor mekânda bütünlük var. Yönetmen o an bizim kime odaklanmamızı itiyorsa ona odaklanıyoruz. Önce renkler sonrasında karakterin yaptığı garip bir hareket bizi ona itiyor. Sinir Eşiğindeki kadınlarda başrol karakterimiz evine gelenlerle konuşurken ortada ciddi bir konu geçerken başka bir karakter intihar etmeye kalkıyor ve izleyicinin dikkati ona kayıyor. Zaten tiyatro sahnesi gibi ana karakter öne çıkıp belirginleşiyor.

Almadovar filmleri her anlamda birbirine iç içe geçmiştir. Dekorları her yerde kalabalıktır ve rengârenktir bu bir taksi bile olsa aynı düzenlemeyi uydular.

Almadovar’ın bu düzenlemesinde camlar iki karakteri ayırır yine renklerde onlara   farklı   anlamlar   yükler.   Camdaki   suretler   birbirine   karışır  burada yönetmen karakterlerin ne kadar iç içe olduğunu ve paylaşımlarını verir. Kırmızı giyen karakterimiz mavi giyen için önemli bir şey yapacaktır. O mavilinin dış dünyayla olan bağıdır. Almadovar bu dalgalanmalı hareketli yani yamulmuş görüntüleri sevmektedir. Annem Hakkında her şeyde de serum poşetinin görüntüsü, yazılar bulanık gibidir. Konuların ve karakterlerin ruh halini bu görüntülerle de bağdaştırabiliriz. Daha çok ikili konuşmalara ver topluluk içindeyse bile ikili konuşmalara yer verir. Karakterlerini es geçmez. Karakter nereye bakıyorsa bizde oraya döneriz resmen düşler âleminde yolculuk yaparız. Gerçekçi konular ama anlatım tamamen filmsel yönetmende bunu ister.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergimart2008

 

Bunu paylaş: