Filmci: Hysterical Girl / Histerik Kız

Tarih boyunca düşünsel olarak bir sıçramaya tekabül eden geliştirici fikirler ya da kuramların, çoğu zaman ortaya koyucularından bağımsız olarak değerlendirildiği ve haklı olarak olumlandığı, kabul gördüğü bir gerçek. Ne var ki bazen son derece yanlış bir figürün, çok doğru veya önemli bir düşünce ile ortaya çıkıp çığır açması durumuyla karşılaşılabilir. Fikir ve kuram sahibi kişinin sevimsizliği elbette düşüncesinin önemine yönelik tutumu belirlememeli ancak fikre yönelik baştan çıkarılmışlık nedeniyle kuramcısının aleni kepazeliklerine aldırmaksızın yüceltilmesi, tanrı katına çıkarılmasının düşünsel çürümeye yol açacağı unutulmamalı. Söz konusu kişi psikanalizin öncülerinden Sigmund Freud olduğunda – hele de Türkiye’de – durum tam da bu şekilde meydana geliyor. Bilinçdışına yönelik keşfiyle şüphesiz bir sıçramaya – hatta devrime – imza atan Freud’un, kendi keşfiyle ne denli akıl, etik ve bilim dışına taştığı, rüya tabirciliğine kazandırdığı meşruiyetle nelere yol açtığı, katıksız ve çarpık erilliğiyle kadına, kadınlara yönelik utanç verici çıkarımlarını “bilim” diye yutturmaya çalıştığını görmezden gelmek nasıl bir dokunulmazlık, ne boyutta bir yücelik olabilir ki? Kendisine rağmen ilerleyen psikanalize, saçma sapanlıklar bulaştıran, dahası çoğunluk tarafından bu saçma iğrençlikler yokmuşçasına kayıtsız şartsız sahiplenilmeye devam eden hazretlerinin, 1. Dünya Savaşı’nı travmalarla geride bırakan askerlerin psikolojik sorunlarını, cephede erkek erkeğe yaşadıkları için uyarılan “homoseksüel libido”ya yorması, bir genç kızın öksürük nöbetlerini, kendisine tacizde bulunmuş bir yetişkine oral seks yapma isteğinin gerçekleşmemesine bağlaması* her nedense yeterince dillendirilmez. Gayrı resmi olarak “putları kırma” çağrısına dönüşen Filmci’nin bu sürümünde yer verdiğimiz yapıt, aynı genç kızın, Dora’nın, Freud ve Freud dostu yetişkin erkekler tarafından maruz bırakıldığı eril saldırganlığa karşı – geriye dönük – bir direniş hattı, afişe etme eylemi ve başkaldırı/hücum içeriyor.

Kate Novack’ın yönettiği Hysterical Girl, Freud’un yayınladığı “vaka” çalışmasında “Dora” takma adıyla isimlendirdiği, 17 yaşındaki Ida Bauer’in, on bir haftalık sözde terapide maruz kaldıklarını yeniden canlandırarak, bir asır öncesine çağdaş, eleştirel, feminist ve insani bir çerçeveden bakmamızı sağlıyor. Cinsel saldırıya uğramış olduğu aşikâr genç kızın travmasını, kızın bastırdığı cinsel arzularının dışavuruma bağlayan ve başına gelenleri aslında bir nevi talep eder, ister olduğu konusunda Ida’yı ikna etmeye çalışarak genç kızı tedavi(!) eden Freud, günümüzde hayli banal ve bayat bir söylem almış “dişi histerikliği” ile sonuca varıp görevini başarıyla(!) tamamlıyor. Novack’ın gerçek belge ve ifadelere dayalı rejisiyle yeniden canlandırdığı seanslar, Freud’un tutum ve söylemlerinin, cinsel saldırılar konusunda son on yıllarda ayyuka çıkan – cinsiyet fark etmeksizin – kaba ve eril ifadeler ve suçlamalarla ne kadar örtüştüğü, hatta onlara pekâlâ bir “bilimsel” dayanak oluşturmuş olabileceğini gözler önüne seriyor. Filmi, kolaylıkla günümüzde çığırtkanlaşan politik doğrucu eğilim, sekter feminist yaklaşım ve #MeToo hareketinin ifşalarıyla eşleyerek hafifleştirmeye çalışanlar çıkacaksa da Hysterical Girl, cinsiyetçilikten arındırılmış yeni bir tarih yazımı noktasında seyreltilemeyecek bir ağırlığa ve öneme sahip. Yönetmen, psikanaliz, psikoterapi, sosyal bilimler adına, alanın poster çocuklarının ne denli kalıcı yanlışlara imza atıp modern çağı asri olmayan düşüncelerle deforme ettiklerini gözler önüne sererek, Freud başta olmak üzere putların tasfiyesi noktasında izleyici büyük bir haklılıkla kışkırtıyor.

* http://www.azizmsanat.org/2017/04/28/freudculugun-elestirisi-2-bolum-kaan-arslanoglu/

Bunu paylaş: