Kızılcık Sopası: Elmayı da, dilimizi de tüketmeyelim

Tüketim toplumunun dilimize ve kültürümüze ne denli zarar verdiği, belki de en çok “yemek” yerine “tüketmek” eyleminin kullanılmasıyla görünür oldu.

Karanlığın her koldan saldırdığı şu günlerde belki her değişimin farkında olamayacak kadar yorgun ve kaygılıyız. Üstelik dil virüse benziyor; değişiklikleri birbirimizden, medyadan hemen kapıyoruz.

Bu konuda bir şeyler karalamış, kaygısını dillendirmişlerimiz elbette vardır. Ancak sesimizin gür çıkmasını sağlamak, hasarı daha fazla ilerlemeden durdurmak çok kolay değil. Sesimiz gürleşmeden “tüketmek” kelimesinin akıl almaz kullanımı hızla yaygınlaştı ne yazık ki.

Bir süre önce hayatı boyunca küçük bir yerleşimde yaşamış olan yakın bir akrabamın da besinle ilgili olarak “tüketmek” fiilini kullandı. Bir süre sonra da havaalanında “suyunuzu şurada tüketebilirsiniz” diyen bir görevliye rastladım. Bu iki örnek en uç örneklerdi benim için.

Kuş göçü çalışmalarımız sırasında en sevdiğim şeylerden biri ülkemizin pek çok bölgesini ve insanlarını tanımaktı. Şivelerimizin zenginliğinden de çok etkilenirdim. Tersi mümkün mü zaten? Küçük yerde yaşayan akrabamın da virüsten etkilenmesi, bu nedenle üzmek yanında sinirlendirmişti de. Birisi bana, medyada yayımlanacak bir söyleşi için “Uzmanlar günde 5 tane domates, 8 bardak su tüketmemizi söylüyorlar, ne dersiniz?” diye sorsa  “Kızcağzım, ben anca 3 dane domat yirim. O kadar suyu da anca ıscakta içerim. Yemişte işlendikten sonra su dökünüyom ya, yetiversin” falan derdim diye düşündüm.

“Yemek” ve “içmek” yerine neden “tüketmek” dendiğini bulabilmiş değilim. “Yemek”, “içmek” pek “modern” bir kelime olmadığı, hatta yavaş yavaş “yimek” gibi “köylü” ağzından da kurtulmak için mi acaba?  Dil Derneği’nin sözlüğünde “tüketmek” kelimesinin bu konuyla ilgili anlamı olarak “Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak” yazıyor. Su ve besin, kanımıza, sistemimize karışarak sağlıklı yaşamamızı sağladığına göre onları ev işleri için bilmem kaç watt elektrik gibi tüketmediğimiz açık. Belki de su kaynaklarımızdan, tohumlarımıza, kapitalist sistemin satın aldıkça tükettiği kaynaklarımız nedeniyle gerçeği yansıtan bir kelime olarak seçilmiştir “tüketmek”?

Uyarılmadıkça dilimizin, kültürümüzün yozlaştığını fark etmemiz de zorlaşıyor.  Güzelim “elden düşme” ve “havamda değilim” deyimlerinin İngilizce’den gelen “ikinci el” ile “modumda değilim” ile değişmesi;  düğme” kelimesinin, İngilizce “button” kelimesinden çevrilerek “buton” olması gibi, yerleşmiş, belki düzeltilemeyecek kayıplarımız var. Ancak bu konuların gündeme gelmesi, dilimizin zenginliğini kaybettiğimizin farkına varmamız durumunda şüphesiz silkeleniriz. “Elma yemek” yerine “elma tüketmek” denmesinin çok daha ciddi bir durum olması, böyle bir silkiniş için en güçlü yakıt olsa gerek.

Bu yazı dilimizin, kültürümüzün yozlaştırılmasına karşı güçbirliği yapmamız için yazıldı. Birbirimizle iletişime geçerek sesimizi yükseltmemiz dileğiyle.

Özgür Keşaplı Didrickson

Bunu paylaş: