Baharla Diyalog – Özgür Keşaplı Didrickson

Baharla Diyalog*

 

Bin bir yıllık öykünü meyve ağaçlarına dökerek gelmekten bunaldın, biliyoruz

Yine üvey evlat gibi taşıdığın telaşını salıveriyorsun peşimize

Özlemden bıktıkça ayak sürüyen sen

Çelimsiz utanışlarımızla ileri geri aldığımız gençliğimiz

Kaç dilde daha “hoş geldin” diyebiliriz, avucumuzda sonsuz heyecan ve merak

Her gelişinde saçma sözcükleri döküveren anlık tereddütlerimiz gibi

Ve hızla değişen ruh hallerinin izini sürüyor;

Bir göğün gürültüsü,

Bir toprağını çoktan hazırlamış traktör,

Bir de ot peşindeki rahat kadınlar.

Yuvasına aldırmazlıkla pis bez parçaları taşıyan leylek gibi

Kimi zaman gizlemeye çalışıyorsun kendini

Kısa öğle uykularını senden mi bilelim?

Sağanak yağmurla ıslanan betonun hüznünü?

Ya antik tiyatro taşlarının kulaklarından vazgeçmiş devinim özlemi?

Nerde biteceksin?

İşte mevsimlerin can acıtan kıskançlık çığlıkları

En sakin görünen sonbaharın kırmızı yapraklarını çoğaltan tutkuyla düşlerine girdiklerin

Sarkıtlar koruyor camı parçalanmaktan, belki de Mucha

Telaşın saçmalığına mı dönmeli, mevsimlerin sırasının evcilliğince?

Geri dönmüş balkonlardan duyulan komşu kahkahasına?

İnsandan yılana, korkudan sakinlik öğütleyen öğütleyene

Açmamış olmalısın gönderdikleri zarfları

Yeni umutları bu

Şüphelendikleri elbette rüzgâr, yaklaştıkça seni itebilen, güvenmediğin

Döl yatağını bulamadan kaybolan canlarının tüm yükünü üstlensen, suç ve kibir,

Üstlenmesen baş döndürücü tutkuları hatırlatıyor boş verme hakkını.

Unutman için geceyi çekiştirdiklerinde ortaya yayılan bencillik kokusu

Tek güvendiğin, yineleten: “boş verme hakkım var!”

Uykusuzluğun sesiyle güze yaptığını yaz elbette gördü,

Tüm telaşları boş vermeni isteyen bir de o var,

Unutmalarını yapış yapış öğlenden bildiğince güneşin çoğunu devralan joker dost.

 

8 Nisan 2017

Selçuk

***

Görsel: Vincent van Gogh Çiçek Açan Badem Ağacı (1890)

 

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi112

Bunu paylaş: