Kitapçı: Svetlana Aleksiyeviç – Kadın Yok Savaşın Yüzünde

2015 yılı Nobel Edebiyat Ödülünü alan ve asıl mesleği gazetecilik olan Svetlana Aleksiyeviç, 2016 yılında Türkiye’de dağıtıma çıkan, Kadın Yok Savaşın Yüzünde kitabında 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Ordusunda görev alan kadın askerler ile yapılan röportajların sonunda ‘kadın askerlerin‘ hayata karşı direnişlerini, içlerindeki yaşama kaygısını ve merakını anlatıyor. Onlarca kadın askerlerden edindiği bilgileri, gözlemleri, hafızalardan silinmeyecek olan, üstü örtülü kalmış anılarını derleyen Aleksiyeviç, ödülünü alırken yaptığı konuşmada kitabının odak noktasını şu cümlelerle aktarmış:

Bu, benim bildiğim bir savaştı. Kadın savaşı. Kahramanlar hakkında bir savaş değil. Kahraman bir halkın, başka bir halkı nasıl öldürdüğü hakkında değil. Bir kadının ağıtını hatırlıyorum: ‘Çatışma bittikten sonra meydanda yürüyorsun. Ve hepsi orada yatıyor. Hepsi de genç ve o kadar güzel ki… Yerde yatıyorlar ve gökyüzüne bakıyorlar. Onlara da yazık, öbürlerine de’. İşte bu, ‘onlara da, öbürlerine de’ bana kitabımın neyle ilgili olacağına dair bir ipucu verdi. Bu kitap savaşın, cinayet demek olduğunu gösterecekti. Kadınların hafızasında savaş böyle kalmıştı. Daha demin, birisi gülümsüyordu, sigara içiyordu – ve o insan artık yok. Her şeyden çok, kadınlar yok oluştan bahsediyordu, savaşta her şeyin hiçliğe ne kadar çabuk dönüştüğünden.

Yazdığı eserle yeni bir tür yakaladığı belirtilen Aleksiyeviç’in ‘edebi sözlü tarih‘ adını alan bu türde savaş denildiğinde akla gelen ‘koca erkek ordularının’ önünde yer alan ‘gizli kahraman’ kadınların hikâyelerini, dudak uçuklatan monologları, gerçekçi bir dil ile anlattığını vurgulamak gerek. Yazdığı kitaplardaki gerçekçilik ve eleştiriler yüzünden 2000 yılında ülkesinden sürülen, ancak 2011 yılında yurduna geri dönen Svetlana Aleksiyeviç’in Kadın Yok Savaşın Yüzünde adlı yapıtı, Günay Çetao Kızılırmak çevirisiyle 2016’da Kafka Yayınevi’nden çıktı.

Gidiyoruz… İki yüz kız önde, İki yüz erkek arkada. Hava sıcak. Yüksek tempoyla otuz kilometre. Otuz ya! Biz gidiyoruz kumda kırmızı lekeler kalıyor… Kırmızı lekeler… Şey işte… Kimden neyi saklayacaksın? Askerler arkamızdan yürüyor, görmezden geliyorlar… Yere bakmıyorlar…

Cennet Akıncı

0000000715525-1

Bunu paylaş: