Söyleşi: Songül Bozacı

Söyleşi: Songül Bozacı*

Songül Bozacı, Yaratıcı Drama Eğitimi süresince Masal ve Drama alanına ilgi duydu. 2012 İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali koordinatörlük sürecini tamamladığında Şirince Masal Festivali’ne katıldı. İstanbul dönüşünde Nazlı Çevik’in armağan ettiği Hikâye Anlatıcılığı eğitimine katıldı. Hikâye Anlatıcılığı ve Yaratıcı Drama yöntemi ile gerçekleştirdiği Evvel Zaman İçinde, Masal Sanat İçinde çocuk masal atölyelerini farklı kurumlarda gerçekleştirmeye devam etmektedir. Aynı zamanda 2016 İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali Koordinatörlük sürecini yürütmektedir.

Masal türü gibi büyük bir çoğunluk için mazide kalmışçasına yok sayılan bir anlatı biçimini sürdürüyorsunuz. Buradan yola çıkarak masal anlatıcılığına yönelim sürecinizi, amacınızı ve motivasyonunuzu sizden dinleyebilir miyiz?

Masallar uzun yıllardır bu topraklarda hep vardı ve var olmaya devam edecek. Hiçbir zaman mazide kaldığını açıkçası düşünmüyorum. Eskiden dedelerimiz, ninelerimiz, annelerimiz, babalarımız bizlere uyumadan önce hep masal anlatırlardı. Teknoloji çağı ile birlikte değişen birçok denge oldu. Masal anlatıyordum fakat bunu bir meslek olarak görmeyi aldığım Hikâye Anlatıcılığı eğitiminden sonra düşünmeye başladım. Çocuklarla çalışıyorum ve çocuklara yönelik birçok projede yer alıyorum. Masalların anlatılıyor olması onların ilgi ile dinleniyor olması eskinin kadim bilgeliğine yönlendiriyor bizleri. Yaratıcı Drama nasıl ki hayatın provası ise masallar da hayatın bilgeliği diye düşünmekteyim.

Bugüne kadar nasıl bir ilgiyle karşılaştınız? Öngördüğünüz hedef kitleye erişme açısından mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yetişkinlere masal anlatımını dâhil olduğum Fama’nın Evi Hikâye Anlatıcıları ile gerçekleştirdim. Bu anlatılarda gördüm ki her masalın ulaştığı bir kitle var. Hem çocukların hem yetişkinlerin aynı masalı keyifle dinlediklerini gördüm. Bireysel olarak anlatımlarımı çocuklarla atölye tarzında sürdürmeye çalışıyorum ve bu atölye ile ulaşabildiğim birçok çocuğa ulaşmak istiyorum. Hedef kitlem öncelikle çocuklar olacak. Masal’a gönül veren herkesin bir şekilde yolu kesişiyor diye umut ediyorum.

Sizce çocukların kişisel gelişiminde masallar nasıl bir rol oynuyor? Bu noktada kuşak/dönem farkı ne ölçüde etkin?

Çocukların yaratıcı düşünmesini ve yaratıcılığını artırmasında masal dinlemenin oldukça önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Çocuklar dinledikleri masalın kahramanlarını düşünerek, onların yerine geçerek hem ifadelerini hem kendilerini anlatmayı masal ile birlikte çok daha keyifli bir hale getiriyorlar. Her yaş grubuna ve her kuşağa hitap eden masallar ve hikâyeler bulunuyor. Ve tabi ki bizim kuşağımız biraz daha şanslı idik çünkü bize masal anlatan annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz, nenelerimiz var idi. Bir ara kuşak belki bunları yaşayamamış olabilir fakat yeni kuşak da şu anda yeniden diriltilen hikâye anlatıcılığı ile tekrardan masalları dinlemeyi ve çocuklarına masal anlatmanın keyfini yaşıyorlar.

Masalları yöresel halk hikâyeleri olarak ele alsak ta birçok anlamda evrensel olduğunu görmekteyiz. Sizce bunun sebebi nedir?

Masalların mesajları her bölgeye göre değişmekte. Anlatmak istediğim masalı seçmek için birçok kaynağa başvurmaktayım. Ve seçtiğim masalın kesinlikle benimle bir bağı oluyor. Verdiği mesaj, içinde ki bir karakter kendi içimizle bir bağ kurmamızı sağlıyor. Yaptığım araştırmalarda görüyorum ki aynı masal başka bir ülkede başka bir yorumla anlatılmakta. Masalın iskeleti kesinlikle aynı fakat verdiği mesaj çok farklı olabiliyor. Fakat çok uzak ülkelerde dinlenilen bir masal Anadolu’nun bağrında gelip bizi bulabiliyor. Masallar ortak insani yönlerimiz ile birbirimize bağ kurdurtuyor. Bu da olayları yaşayanların kültürel olarak farklı olsa da hikâyelerin anlatıldığı kişiler o toprakların yaşayanları olduğundan nesiller boyu aktarılmaya devam ederek kültürü ayakta tutuyor. Daha önce dediğim gibi masal hayatın bilgeliğini öğretmede bize aracılık ediyor. Pulitzer ödüllü yazar Willa Cather “Aslına bakarsanız insana ait sadece birkaç değişik öykü vardır ve bu öyküler çağlar boyunca sanki daha önce hiç anlatılmamış gibi tekrar tekrar anlatılır.” Cümlesi ile masalın evrenselliğini çok net ifade etmektedir.

Masallarda anlatıcının rolünün önemi dinleyici kitle üzerindeki etkisi ele alındığında açıkça ortaya çıkıyor. Dinleyici kitlesinin çocuk olduğu bir grupta masal anlatımında ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

Anlatıcı masalı yaşayarak anlattığında karşı tarafta bunu hissediyor ve kendisi de masalın içinde oluyor. Bir bütünleşme hali olabiliyor. Her anlatıcının farklı bir anlatım tarzı olabiliyor ve her masalın farklı bir kişiye hitap ettiği de oluyor.  Lakin en önemli etken yürekten anlatıyor olmak. Çok fazla teatral büyük hareketler katmıyor olmak. Dinleyicinin dikkatinin çok fazla dağılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklara, masal anlattığımda onların heyecanla ve merakla bir sonra ki adımı beklediğini hissedebiliyorum. Anlatımlarımda çocuklarla interaktif olmaya çalışıyorum. Bazen onlara sorular sorarak onları da masalın içine katıyorum. Çocuklarla masal anlatma serüvenim de herhangi bir sorun ile karşılaşmamaktayım. Fakat eğer ki anlatım sürecinde çocuklarla sorun ile  karşılaşan  arkadaşlarım  var  ise  başlangıçta  onlarla  masal  ile  ilgili  kısa bir sohbet ya da meraklarını çekebileceklerini düşündükleri sorularla ilgilerini anlatıma çekebilirler. Hatta çok kısa bir oyun ile masal sürecine başlayabilirler diye naçizane önerilerde bulunmak isterim.

Son dönemlerde dinlere dayalı birçok söz ve olgunun masalların içine yerleştirildiğini görmekteyiz. Bunun çocuklar açısından sakıncalarına değinebilir misiniz?

Din sosyolojik bir olgu olarak çocukların ve hepimizin hayatında. Fakat çok küçük bir yaş çocuğa henüz tüm kavramları düz bir çizgide anlayabiliyor iken bu tarz mesaj kaygısı ile hareket eden masallarla ulaşıyor olmak çocuğun kendi düşüncelerini oluşturma sürecine zarar verdiğini düşünüyorum. Masal sonuçta hayatımızın bir parçası ve yaşamın bir nevi anlatı yolu ile bilgilendirmesi bizi. Masalların alımlamaları yapıldığında aslında anlatılmak istenen birçok bilginin çok farklı mesajlar taşıdığını da görebiliyoruz. Çocuklara anlatılacak masalların özenle seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sonu iyi biten her masalın da illa ki çocuklara hitap ettiğini düşünmüyorum. Çocuğun hikâyeden öğreneceği bir durum olmalı. Ya da sorgulayabileceği… Ya da sadece keyif alacağı bir dinleti süreci yeterli olacaktır.

Önümüzdeki döneme dair kısa ve uzun vadeli çalışmalarınız nelerdir? Sizi nerelerde takip edebileceğiz?

Evvel Zaman İçinde, Masal Sanat İçinde” çocuk masal atölyelerini farklı kurumlarda gerçekleştirmeye devam ediyor olacağım. Ayrıca şu anda devam eden  Elim  Sende  Derneği  bünyesinde  Leyla  Sakpınar  ile   gerçekleştirdiğimiz

Masalın Sözcükleri, Masalın Rengi atölye çalışması ile çocukların kendi hikâyelerini oluşturdukları ve onların resimlerini çizdikleri bir projemiz devam etmekte. Ayrıca; 2016 İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali hazırlık sürecim yoğun bir şekilde devam ediyor. Bienal süresince öğretmenlere ve öğrencilere yönelik hikâye anlatıcılığı atölyeleri de hazırlıyor olacağız.

https://www.facebook.com/VeSanatVeDramaVeMasal?fref=nf&pnref=story

https://www.facebook.com/istanbulcocukgencliksanatbienali?fref=ts

Bizlere zaman ayırarak “Çocuk ve Sanat” dosyamızı zenginleştirdiğiniz için çok teşekkür ederiz.

Dosya başlığınız oldukça önemli. Bu dönemde çocuk ve sanat için yapılan her çalışma benim için çok değerli. Bu dosyada olma fırsatı tanıdığınız için çok teşekkür ederim.

Fırat Tunabay

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatederginisan2015

Bunu paylaş: