“Lego Filmi” ve Hayalgücünün Yitimi – Onur Keşaplı

“Lego Filmi” ve Hayalgücünün Yitimi* 

“Hayalgücü” ve “yaratıcılık” sözcüklerinden bağımsız anılmayan, sadece bir oyuncak olmanın ötesinde, bir kaç kuşağı kapsayacak şekilde küresel bir alt kültür olan Lego’nun ilk sinema filmi “Lego Filmi”, tüm dünyayla aynı anda ülkemizde gösterime girdi. Üç boyutlu animasyon filmin, kalabalık yazım ve yönetim grubunda daha önce legonun video çalışmalarına da imza atmış kimi isimler yer alırken karakterlere ünlü oyuncular ses veriyor. Tahmin edilebileceği üzere ülkemiz izleyicisi dublaj neticesinde farklı bir oyuncu listesiyle karşılaşacak.

“Lego Filmi”, Lego’dan bağımsız bir değerlendirmeye müsait olmayan bir yapım hiç şüphesiz. Dünyasından Lego geçen herkesin az çok bildiği gibi Danimarka çıkışlı olan ve geçtiğimiz yüzyılın başlarında ortaya çıkan, küçük parçaların bir araya  getirilmesiyle inşa edilen ve parça sayısına göre sürdürülebilen bir oyuncak Lego. Öyle ki, benzer oyuncakların bile farklı markalar olmalarına rağmen “lego” olarak anılmasına sebebiyet verecek kadar özgün. Çocukların hayalgücünü zorlayan ve yaratıcıklarını besleyen bir tercih olarak belli bir gelir ve eğitim seviyesini kendisine pazar olarak seçen Lego, özellikle Amerika ve Avrupa’da lüks bir oyuncak değilken, ülkemizde vergilerle artan fiyatlarından ötürü her daim küçük bir kesimin edinebileceği pahalı bir oyuncak olagelmiştir. Lego’nun bu imajı yıllar boyu değişmezken, içeriksel olarak Lego’nun geçirdiği evrim kapitalizmin her noktada nasıl tıkandığı ve tıkanıklıkları açma konusunda ne kadar gerici davranabileceğinin kanıtı adeta.

Çocukların rengerank parçalarla sınırsızca yaratımlar ortaya koymasını sağlayan Lego, 1980’lerle birlikte tematik setler hazırlayarak ilk büyük dönüşümü geçirmiş, yapım kılavuzu ekleyerek sınırsız yaratıma ilk sınır çekme teşebbüsünde bulunmuştur. Asıl büyük sapma ise 1990’ların başında, tematik setlerin egemenliği neticesinde, erkekler için setler ve kızlar için setler ayrımına gidilmesi şeklide olmuş, erkek setlerinin temalarının çeşitliliği karşısında kızlar için olan “Paradise/Cennet” teması, Barbie bebeklerin dünyasının Lego karşığı olarak yerini almıştır. Bu süreci 2000’lere kadar sürdüren Lego, dijital oyunların, oyuncak pazarını büyük ölçüde küçülmeye zorlaması sonucu, kendi özgün temalara sahip setlerini de kaldırarak, popülerliği ve pazar payı kanıtlanmış Yıldız Savaşları, Örümcek Adam, Yarasa Adam, Ninja Kaplumbağalar, Harry Potter ve Yüzüklerin Efendisi gibi serilerin setlerini satışa sunmuştur. Erkek setlerinin bu görece çeşitliliği karşısında kız setlerinde ise “Cennet” serisinin devamı olarak da okunabilecek “Friends/Arkadaşlar” teması piyasaya sürülmüş, ikonik Lego figürü ise bu seriye özel olarak dönüşüm geçirerek bebek pazarını andıran bir görünüm kazanmıştır.

Önce hayalgücü ve ardından yaratıcılık yetisini yitiren Lego’nun filmine baktığımızda da, bu olumsuz dönüşümün birebir karşılığını görürüz. Hollywood’un vazgeçilmez teması olan, sıradan bir bireyin şans eseri kahraman haline gelişi ve kendinden büyük ölçekte işler başarmasının senaryonun merkezinde olduğu filmde, yanlışıkla “usta inşacı” sanılan sıradan Lego figürüne büyük macerasında 2000’lerin serilerinden Yarasa Adam, Gandalf, Han Solo gibi çok sevilen figürler eşlik ediyor ve Lego dünyasını parçalara ayırmayı planlayan tirana karşı hep birlikte mücadele veriyorlar. Lego’yu “lego” yapan tüm özelliklerden arındırılmış bu filmin oyuncaklarının filmle eş zamanlı olarak satışa sunulduğunu belirtmek herhalde şaşırtıcı olmayacaktır.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergisubat2014

Bunu paylaş: