Özgürlüğün Manifestosu – Cihan İpekçi

Özgürlüğün Manifestosu*

Tarihin başlangıcından beri var olan bağımlılık – özgür olamama durumu hiçbir siyasi akıma karşı galibiyet gösterememiştir günümüze kadar. İnsanlığın var oluşundan bu yana doğal bir yönelim etkisi göstermiştir bağımlı olmak – özgür olamama. Çünkü insan, doğası gereği bir şeylere bağlı olmak durumundadır ve bağımlıdır. Bu da özgür olamamayı getirir beraberinde.

Özgür olmama ya da olamama durumu insanlık tarihinin en başından beri günümüze değin süregelmiş bir olgudur. Yüzyıllar boyu farklı akımlar sayesinde adı ve biçimi değişse de temelde aynı noktada birleşir. Birine mecburi  bir  şekilde, kişinin kendi isteği dışında, bir başkası tarafından bağlı  kılınma durumuna kölelik denilmektedir eski çağlarda. Daha sonraki  çağlarda  kölelik hep var olmuştur. Hiçbir zaman evrim geçirmedi kölelik. Her yüzyıl varlığını sürdürmüştür. Zaman zaman insanlığın çıkardığı akımlar sayesinde ismini ve biçimini değiştirse de günümüzde hâlâ etkisini göstermektedir. Adı ve biçimi değişti sadece. ‘’İşçi’’ oldu antik çağların köleliği modern zamanda. Ama vazgeçilmez de olsa, mantığı biri için çalışmak olan bir şeyin adının ve biçiminin değişmesi ne kadar bir ferahlık sağlayabilir ki toplumda?

Toplumda parası olanın, parası olmayandan ayrılarak oluşturduğu Burjuva sınıfı, kendisine ihtiyacı olan işçi sınıfına karşı durmuştur hep. Oysa ki yaşamanın gerçeğini oluşturan, şimdiki işçi ( Modern Zamanların kölesi ) sınıfına adım adım götüren ilke ‘ Ben Sana, Sen O’na, O yine Bana ‘ düşüncesinden  doğan  bir algıdır. Bu algı toplumun her ferdinin yaşaması için  gerekli  olan  değiştirilemez bir gerçektir. Ama ilk yaşayan insanlardan beri yüzyıllar boyu süren biri için çalışmak olgusu, üst sınıf bireylerin haksız ve insanlık karşıtı eylemleri sonucu ilkelliği meydana getirmiştir. Burjuva sınıfının hiçbir zaman kabul etmediği bu ilkelliğin adı ‘modern zamanların köleliğine yapılan sessiz işkencedir. Bu zulmün sessiz işkence adını alması; hayatını devam ettirmek için çalıştıranlar tarafından hayatını devam ettirmek için çalışmak zorunda olanlara yapılan muameledir. ‘ Ortada bağımlı olma durumu her iki sınıf için de var. Fakat  Burjuva  sessiz  işkence  yaparak her  zaman  işçi  sınıfına karşı  üstünlük  gösterme çabasındadır.

Bu durum toplumun büyük kısmını oluşturan işçi sınıfının mutsuzluğu için kaçınılmaz bir gerçektir.

Burjuva parasını kullanarak işçi sınıfına olan bağımlılığını gizlemektedir. Bu sayede özgür olduklarını düşünürler. Asıl özgür olması gereken topluluk işçi sınıfıdır. Çünkü onların paraları yoktur ve bağımlı oldukları, gerek  hayat tarafından gerekse kendilerine yapılan sessiz işkence tarafından yüzlerine vurulmaktadır her fırsatta. İşçi (Modern zamanların kölesi) hayat şartları bakımından o kadar kapana kıstırılmıştır ki aynı kaderi paylaşan emekçi kardeşleriyle bir araya gelip kendisinin mutlu bir şekilde var olmadıkça, Burjuvanın da var olamayacağını Burjuvalılara gösterememektedir. Burjuvanın kendisine çizdiği ‘Modern zaman köleliği konumunda sessiz işkencesine hapsolmaktadır. Oysa ki işçi sınıfı çok daha güçlüdür.

İnsanların birbirlerini sömürmeye değil ortak mülkiyeti korumaya ihtiyacı vardır. Dünya tüm insanların ortak mülkiyetidir. Ve bunu en iyi idare edecek tutum özgürlükçü ve demokrat bir akım geliştirmekten geçer. Bu akımı başlatacak olanlar işçi sınıfına ait bireylerdir. Bu bireyler ilk önce ortak mülkiyete eşit davranılmasını öğütlemelidir Burjuvaya. Çünkü  özgürlükçü  ve  demokrat olmayan bir dünyada işçi sınıfının hakkı vardır Burjuvanın yaşadığı hayatta. Ve sessiz işkenceye DUR demelidir.

Hayatını devam ettirmek için çalışan ve hayatını devam ettirmek için  çalıştıran… İşte bu olgu evrenin değişmez bir yasası haline gelmiştir. İşte bu yasayı yıkıp yerine tüm insanlığın refahı ve adaletine uygun bir sistem geliştirebilmelidir toplumu oluşturan bireyler. Bir toplum bunu başardığında diğer toplumlara da örnek olacaktır ve tüm dünyaya gösterecektir ‘ Özgürlüğün Manifestosu’nu! ‘ Bu bağlamda tüm insanlığın faydasını gözeten bir sistem yaratılmış olunacaktır…

*https://issuu.com/azizm/docs/editoredergimayis2013

Bunu paylaş: