“Yastık Adam”ın Çocuk Kehanetleri – Semra Polat

“Yastık Adam”ın Çocuk Kehanetleri* 

Yazan: Martin Mc DONAGH Çeviren: Yusuf ERADAM Yöneten: İlham YAZAR

Dekor Tasarımı: Zeki SARAYOĞLU

Oyuncular: Tolga TEKİN, Mesut TURAN, Murat ÇİDAMLI, Buğra KOÇTEPE

 

Çocukluğu öldüren, öldürürken düşündüren masumane bir şenlik tasviri olarak ‘’YASTIK ADAM’’

Ne zaman hayatın çetrefilli ve kaotik durumundan kurtulmayı istesek, dilimize pelesenk olan en elzem laflardan biridir ‘’keşke çocukluğuma geri dönebilsem!’’ Ya da ‘’keşke çocuk kalabilseydim’’

‘’Yastık Adam’’ tam da bu konuların ele alındığı dahiyane bir başyapıt. Orijinal adı The Pillowman olan oyunun yazarı İrlandalı Mc Donagh. Oskar ödüllü film yönetmeni ve senaristi Mc Donagh, 2003’te kaleme aldığı Yastık Adam oyunuyla 2004 Laurence Olivier Award’ta ‘’En İyi Oyun’’, 2005 New York Drama Critics’te ise ‘’En iyi Yabancı Oyun’’ ödülü kazanmış.

***

Oyun Afişi: ‘’Hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir yazar! Yazılan öykülerde kurgu ve gerçek karışıyor. Bu öyküler çocuklarınıza okumak isteyeceğiniz türden olmayabilir. Sanat, zekâ, polis şiddeti, çaresizlik ve masumiyet çatışıyor!

Dengeler üzerine soluksuz izlenecek bir polisiye gerilim.’’

Baharın yaz havasını aratmadığı 14 Nisan günü, birkaç arkadaş bir araya gelerek AKÜN‘de sahnelenen Yastık Adam oyununa gittik. Ankaralılar bilir; AKÜN sahnesi mekan olarak oyun seyirliği için en ideal yerdir. Tolga Tekin, Mesut Turan, Murat Çidamlı, Buğra Koçtepe’nin oynadığı oyun saat 20.00’da başladı. Koltuklarımıza oturduk ve oyunun başlamasını bekledik. Karanlık sahnede başlayan oyun, sislerin sahneyi kaplamasıyla birlikte başlamış oldu.

Oyun Hakkında

Oyun kahramanı Katurian öykü yazarıdır. Yaşadığı şehirde tıpkı yazdığı  öykülrle örtüşen şekilde öldürülen çocuk cesetleri bulunur. Katurian sorgu sırasında masum olduğunu ne kadar savunsa da, dedektif Tupolski ile polis memuru Ariel kendisine inanmazlar.

Katurian, aile içi şiddeti ve bu şiddetin toplumsal yansımalarına dikkat çekerken, izlekleri de kendi iç sorgularına doğru uzun bir yolculuğa çıkarıyor izleyiciyi.

Şiddetin nerede başladığına, anne babaların yanlış davranışlarının çocukları ileride nasıl azılı birer katile dönüştürdüğüne tanık oluyoruz oyunu seyrederken. Yastık Adam, izleyenleri tam anlamıyla içine çeken, epik, gerilimlere sokan ve çocukluk hesaplaşmalarına geri döndüren bir zaman makinesi gibiydi. Oyun afişine neden 13+ kriterini koyduklarını o zaman anlamış olduk. Oyun, şiddet karşıtı olduğu halde ironiyi en iyi şekilde içinde barındırıyordu. Katurian, oyunda çok sayıda öykü okudu ve bu öyküler polislerin insanları korkuttuğu, totaliter devlet otoritesinin insanları nasıl birbirinden ayrıştırdığını ve ötekileştirdiğini izleklere gösterdi.

Oyunun en can alıcı sahnesi ise, bacaklarından askıya alınan Murat Çidamlı’nın dakikalarca baş aşağı vaziyette öykü anlatması idi. Murat Çidamlı, Yastık Adam’da performansının doruklarında, profesyonel bir oyunculuk sergiledi.

Oyunun adının neden ‘’Yastık Adam’’ olduğunu ise seyrin ortalarına kadar anlayamadık. Zira isim başlığı hakkında oyunda geçen en ufak bir emare ve belirti bulunmamaktaydı ta ki Katurian, kardeşi Michal’e Yastık Adam  öyküsünü anlatana kadar:

‘’Bir varmış bir yokmuş… Bir adam varmış, normal insanlara benzemiyormuş. Üç metre boyundaymış… Ve o pofuduk pembe yastıklardan yapılmışmış;  kolları yastıkmış, bacakları yastıkmış, bütün vücudu yastıklardan yapılmaymış; parmakları minik minik yastıkmış, başı bile yastıkmış, kocaman yusyuvarlak bi’ yastık. İki tane düğme gözü varmış., bir de ağzı varmış, her daim gülümsüyormuş ve dişleri görünüyormuş hep, onlar da yastıkmış. Küçük beyaz yastıklar. Yastık Adam böyle görünmek zorundaymış, yumuşak ve güven verici görünmeliymiş, işi yüzünden. Çünkü işi çok üzücü ve çok zor imiş… Yastık Adam’ın işi çok acıklıymış çünkü Yastık Adam’ın işi…’’

***

Yastık Adam sadece bir oyun değil aynı zamanda Mc Donagh’ın edebiyat, sanatın kalıcılığı ve gücünü yan tema olarak izleyenlere sunduğu harika bir başyapıtıdır. Zira Mc Donagh’a göre ‘’Hayat kısa ve acımasızdır.  Ama öykülerin (edebiyatın) sonsuza kadar yaşama şansı vardır.’’ Sanatçı ahlaki  açıdan kusursuz değildir. Onun da zaafları vardır; o da suç işleme potansiyeline haizdir. ‘’Sanatçıya üzerinden kalkamayacağı anlamlar  yüklenmemelidir’’ mesajı da veriliyor Yastık Adam ‘da.

Oyuna dair çok fazla sır vermeyeceğim zira oyunun sihri kaçabilir…

Bu itibarla; Otoriteyi sorgulayan her kalıcı eser erkler için tehlike arz eder. Çünkü okuyan, sorgulayan, seyreden, dinleyen bireyler düzenin içindeki  çapraşık hadiselere başkaldırır ve direnmeye başlar. Görünenin altındaki asıl gerçeği kavrayan bireylerden oluşan toplumlar, egemen iktidarlar için her zaman tehlike arz ederler. Bu nedenledir ki; tarih boyunca bilim adamları, filozoflar, düşünürler, bilim adamları ve sanatçılar biteviye sansürlenmiş, dışlanmış yok edilmişlerdir.

Oyun bittiğinde bütün salon ayağa kalkarak dakikalarca alkışladık. Oyunu en önde seyretmenin keyfini çıkarırken, aksiyon dolu oyundan çıktıktan sonra iki gün boyunca üzerimdeki gerginliği atamadım. Düşündüren, düşündürürken sorgulayan ve kimi zaman güldüren muhteşem bir oyundu. Son zamanlarda seyrettiğim en iyi oyunlardan biriydi ve çok nadir olarak rastladığımız şekilde büyün koltuklar doluydu.

Oyuncuları, sahnesi, makyajı, efektleri, kurgusu ve izlekleriyle harikalar yaratan bir oyun seyretmenin inanılmaz hazzını yaşattı Yastık Adam. Kapalı gişe oynamasına şaşmamak lazım. Gerçi sahneyi dolduran sis dumanı benim gibi bir astım hastasını günlerce öksürttü. Sisi biraz daha az kullansalar iyi olur derim.

Murat Çidamlı’nın usta oyunculuğu ile NHKM (Nazım Hikmet Kültür Merkezi) Tiyatro Atölyesi’deki hocalığından dolayı da ayrıca kutluyorum. Daha nice güzel başarılara…

*https://issuu.com/azizm/docs/edergimayis2012

Bunu paylaş: