Cumhuriyet Devrimi ve Demokrasi – Osman Bahadır

Cumhuriyet Devrimi ve Demokrasi* 

Cumhuriyetin ilk yıllarında demokrasinin bulunmadığı ve ülkemizde demokrasiye ilk kez 1946’daki çok partili siyasi sistemle geçildiği düşüncesi o kadar çok ileri sürüldü ki, Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki demokrasinin varlığını savunmak neredeyse imkânsız hale getirildi.

Bu nedenle burada bir kez daha 1923 Cumhuriyet devrimimizin aynı zamanda bir demokratik devrim olduğunu savunmayı zorunlu görüyoruz.

Demokrasi, öncelikle insanlar arasındaki hak eşitlikleriyle ilgilenir. Aynı zamanda ve temel olarak da mümkün olabildiğince insanlar arasında fiili eşitliğin sağlanması sorunuyla ilgilidir. Toplumsal demokrasinin nihai amacı, sosyal sınıf farklılıklarının kaldırıldığı ya da en alt düzeye indirildiği bir  toplumu ve toplumsal yönetim sistemini yaratmaktır.

Hiç kimse istediği zaman devrim yapamaz. İnsanlığın şahit olduğu büyük devrimler halk kitlelerinin ağır ve uzun süreli sömürü ve baskı altında kalması koşullarında gerçekleşmiştir.

Fransız devrimi, feodal rejimi yok ederek burjuvaziye, işçi sınıfına ve  köylülere eşit insan hakları ve bazı fiili kazançlar getirmiş, Sovyet devrimi de Çarlık Rusyası’nın hem feodal, hem kapitalist rejimini devirmiş ve çarlığın vahşi kölelik koşullarındaki bütün yoksul halka özgürlüklerini vermiş ve onları köle statüsünden eşit vatandaşlar statüsüne yükseltmiştir.

Fransız devrimi ve Sovyet devrimi insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden ikisidir. Bu iki büyük devrim, halkları baskı altında tutan antidemokratik zırhları parçalayarak demokrasinin önünü açmış ve temellerini yaratmıştır. Sovyetler Birliği’nde demokrasinin gerilemesi Stalin döneminde olmuştur. Demokratik olduğu için gerçekleşebilen Sovyet devrimi, diğer bazı nedenlerin yanı sıra demokratik özelliğini yitirdiği için de yıkılmıştır.

Şimdi Cumhuriyet devriminin demokratlığı meselesine gelelim.

Demokratik Nitelik

Cumhuriyet devriminin demokrat olup olmadığının ölçüsü, halkın eski kulluk rejiminden sıyrılması yönünde gerçekleştirilen dönüşümlerin biçimi, niteliği ve bunların toplam düzeyidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleşen demokratik dönüşümlerin başlıcalarını şöylece sıralayabiliriz:

  • Cumhuriyet devrimi, halk kongreleriyle başlamış, Ulusal Meclis’le devam etmiş ve onunla zafere ulaşmıştır.
  • Ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan köylülerin durumunu düzeltmek için önemli adımlar atılmıştır. 1925’te aşar vergisi kaldırılmış ve köylülere nakdi yardım fonları oluşturulmuştur.
  • Cumhuriyetin ilk yıllarında Şark Demiryolları Şirketi işçileri, İstanbul posta dağıtıcıları, İzmir kuru meyve fabrikaları işçileri, İstanbul Liman İşletmesi işçileri, İstanbul tramvay işçileri grevler yaptılar. İşçiler bu grevlerinde, İttihat ve Terakki hükümetleri dönemlerinde yapılan grevlerdeki baskıların ve provokasyonların hiçbiriyle karşılaşmadan grevlerinin sürdürdüler.
  • Yoksul fakat zeki ve yetenekli halk çocuklarının eğitimini üstlenmeyi devlet önemli bir görev olarak gördü. Ülkenin her yöresinde parasız yatılı bölge okulları açıldı ve başarılı öğrencilere yükseköğrenimlerinin sonuna kadar burs imkânı sağlandı. Ülkemizin daha sonraki döneminde bilim, eğitim ve siyaset yaşamında bu okullardan yetişen-başka bir durumda kaybolup gidecek-fakir çocukların önemli katkıları
  • Hamalın da, sandalcının da kısa sürede okuyup yazabilmesinin sağlayacak büyük harf devrimi yapıldı. Tarihin ve siyasetin her zaman kıyısında kalmış yoksul kitleler ilk defa bu devrimden sonra dünyada ve ülkelerinde olup bitenleri anlamalarına imkân verecek bir olanağa kavuşmuş oluyorlardı. Bir devrim ile demokratik hakların ve imkânların geliştirilmesi ilişkisine 1928 harf devrimi kadar uyan güzel örnek azdır.
  • 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile kadın erkek eşitliği gerçekleşti ve her vatandaş yasalar önünde özgür ve eşit bireyler haline
  • Laikliğin gerçekleştirilmesiyle, dinler ve mezhepler arasında ayrımcılık yapma, dinsel ve mezhepsel düşünceleri siyasi yaşama yansıtarak egemenlik sağlama ve böylece insanlar arasındaki eşitsizlikleri güçlendirme ortamları zayıflatıldı.

Bütün bunlar, büyük demokrasi hamleleri değil midir?

Demokrasinin daha yüksek formları, ancak yüksek bilinçli bireylerden oluşmuş uluslarda görülebilir, tarikatların, aşiretlerin vb. yönlendirdiği topluluklarda değil.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde demokrasinin olmadığını ileri sürenler, devrimlerin demokrasi ile ilişkisinden habersiz görünüyorlar. Ancak devrimlerin demokrasi ile ilişkisi görülmeden, ne demokrasi, ne de devrimler anlaşılabilir.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergisubat2012

Bunu paylaş: