İstanbul’un Kurtuluş’u – Selin Süar

İstanbul’un Kurtuluş’u* 

İzmir’in havasından suyundan etkilenmemek mümkün olmadığından, İzmir’de yaşayanlar her nereye ait olurlarsa olsunlar kendilerini bu kıyı kentinden sayarlar. Kökenlerim İstanbul’a dayandığı halde “İzmirliyim” demekten gurur duysam da kimi zaman burnuma gelen bir kokudan veya kulağıma çalınan bir sözden dolayı İstanbul’u pek tanımadığım halde içimin cız ettiği  olur. Büyükanne ve büyükbabamın anlattığı yerler, kişiler, oturdukları apartmanların isimleri (elbette şimdi her birinin ismi değişik veya çoktan yıkılmış) ve yaşadıkları güzel anılar sanki o dönemin İstanbul’unda bulunmuşum gibi canlanıverir gözümde. Azizm Sanat Örgütü olarak temamızı “kurtuluş” olarak belirlediğimiz an da buna benzer bir şey yaşamış olmalıyım ki, aklıma Şişli’de yer alan ve bir koluyla Pera’ya bağlı olan Kurtuluş veya nam-ı diğer Tatavla geliverdi.

Tatavla Karnavalı’nı duyardım küçüklüğümden beri ve Kurtuluş’u da bu yolla keşfetmiştim. Baklahorani olarak geçen ve Sevgili Bercuhi Berberyan’ın  Agos gazetesi’nde kaleme aldığı karnavala dair olan yazıda kelimenin aslından bahsedilmekte. “ ‘Pagyal horan’ (örtülmüş mihrap) olan ve büyük perhiz’in başladığı gün mihrabın örtülmesini ifade eden bu söz, mahalle ağzında yanlış telaffuz edile edile dejenere olarak ‘baklahoran’ halini almış. Ermenilerin diline yerleşmesi yetmezmiş gibi Rumların da diline karışmış. Arkasına ‘i’ harfi eklenerek de sözde Rumcalaştırılmış. Zamanla o kadar benimsenmiş ki adeta aslı unutulmuş.”

‘Soğuktan Çıkış’ anlamına gelen ve İstanbul’da yaşayan Rumların ‘Apokria’ dedikleri karnaval takvimi, Şubat sonu veya Mart başında gerçekleşir. Pazartesi gününe denk gelen ‘Kathari Deftera’ (Καθαρή Δευτέρα) günü karnavalın en coşkulu zamanı olur. 40 günlük büyük orucun öncesinde, Tanrı’nın yarattığı âlemde haftanın ilk günü olan ve Temiz/Saf Pazartesi olarak da çevirebileceğimiz  Kathari Deftera’nın ardından karnaval son bulmaktadır.

Dionyssos şenliklerinden köken alan Tatavla Karnavalı, Cumhuriyetin ilk yıllarında coşkusunu yitirmiş ve II. Dünya Savaşı yıllarıyla beraber (1945’ler) tamamen ortadan kalkmıştır. Yeni Türk Devleti’nin kurulmasının ardından mübadeleyle ve peşi sıra 6-7 Eylül ile Kıbrıs olayları nedeniyle Yunanistan’a gitmek zorunda kalan Rumlar, festivali oraya da taşımışlardır.

470 yıllık tarihe sahip olan semte ilk olarak gemi yapımında görev alan ve Sakız Adası’ndan getirtilen ustalar yerleşmiş ve Kurtuluş’ta barınan Rum nüfusu zaman geçtikçe artmıştır. Öyle ki semt, kendi içinde, kendisini temsil edecek ‘yaşlılar heyeti’ni dahi seçmiştir. Tatavla’da Hıristiyan Ortodoks nüfusun Müslüman ve Musevilerden fazla olması nedeniyle Rum Ortodoks Mezhebi’ne ait  olan  kiliseler  daha  çoktur.  Bugünkü  Kurtuluş  Meydanı’nda,  son durakta bulunan ve bir rivayete göre 1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra Kasımpaşa’daki Ayios Dimitrios adlı küçük bir kilisenin camiye çevrilmesinin ardından, orada bulunan Ayios Dimitrios ikonası, Ayios Athanasios kilisesine taşınınca, kilise bundan sonra Ayios Dimitrios adıyla anılmıştır.

Pek çok yangınla burun buruna gelir Tatavla… 1832’deki büyük yangın, ardından 1929’da bir öncekinden de büyük olan yangın. Tatavla’nın nerdeyse bütününü yok eden yangın nedeniyle dönemin Terkos müdürü Monsieur Castelno hakkında, yangın yerine zamanında su verilmemesi nedeniyle dava açılır. 1929’da çıkan bu büyük yangının ardından Kurtuluş ismini  alan Tatavla’ya 1930’larda Türkler ve diğer azınlıklar yerleşmiş olsa da 1950’li yıllara dek nüfus açısından Rumlar baskın olmuştur. Ancak 6-7 Eylül Olayları’nın acısı, Varlık Vergisi ve Kıbrıs Olayları sonucu yalnızca Kurtuluş’da değil, tüm yurtta Rum nüfus büyük oranda azalmıştır. 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıslı Türklere karşı başlatılan silahlı saldırılara verilen isim olan Kanlı Noel sonrası Türkiye ilk olarak 1930 yılındaki ‘İkamet Ticaret ve Seyrisefanin Anlaşması’nı Türkiye adına imzalayan İsmet İnönü’nün verdiği bir önerge ile feshetmiştir. Tüm karışıklıkların üzerine İstanbul’da varlık gösteren ve ENOSİS’i destekleyen bir örgüt de ortaya çıkınca, beklenen acı olay gerçekleşmiş ve Türkiye’deki yerleşik Yunan vatandaşlarının 6 ay içinde ülkeyi terk etmesi zorunluluğunu taşıyan süreç başlamıştır.

Bugün çirkin apartmanlardan nasibini alan Kurtuluş’ta hâlâ Rum nüfus bulunmaktadır. Eskisi kadar olmasa da bir avuç aile, Tatavla’da yaşamaya devam etmektedir. Zaman içerisinde eski neşesi olmasa bile geri dönen Tatavla Karnavalı’na ise dinine, diline, ırkına bakmadan tüm Türkiye eşlik etmekte; aslında manevi önem taşıyan bu karnavalı bir kültür şölenine  dönüştürmektedir.

Pastaneleri, mezecileri ve arka sokaklarıyla kendine has bir kokusu ve karakteri olan Kurtuluş’a yolunuz düşerse, orayı bir de bizler için içinize çekmenizi ve doyasıya gezmenizi rica ediyoruz.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiagustos2011

Bunu paylaş: