Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler’i – Caner Uğur Lermi

Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler’i* 

 

1.  ANLATI YAPISI

Nuri Bilge Ceylan, İklimler filminin hem yönetmenliğini hem de senaryo yazarlığını yapmıştır. Aynı zamanda iklimler filmindeki ana karakterlerden biri olan “İsa”yı canlandırmaktadır. Nuri Bilge Ceylan bu filminde de senaryosunu yazarken kendi yaşam algısını kullanır ve kendi yaşamında oluşan olaylardan yola çıkar. Tabi bunu yaparken de özellikle sinema anlayışı açısından Tarkovsky’den de etkilendiği söylenebilir. Aynı zamanda Antonioni, Yasujiro Ozu gibi yönetmenlerinin de film tarzına yakındır. İklimler filmini özellikle  isim açısından incelediğimizde; bu hem filmde dört mevsimin gösterilmesi açısından bir anlam kazandırırken hem de içerik açısından baktığımızda da insanın kendi içerisinde bile değişkenlik gösterdiği, aynı iklimlerdeki zıt değişikliklerin  insanın,  içerisinde  de  olduğunu  dile  getirmektedir.  O sebeple özellikle isim bu filmin özüdür. Bu yüzden film İsa ve Baharın umutsuz aşkını ve insanın değişken yapısını anlatmaktadır.

  • Sergileme: Filmin açılış sahnesi Bahar karakterinin bir yere yaslanmış şekilde omuz çekimde görmekteyiz. Ortamın doğal sesinden başka(kuş sesleri, sinek vızıldamaları) herhangi bir şey duymamaktayız. Sonra genel açıdan İsa karakteri belirmektedir. Aynı zamanda mekân açısından da ortanım bir antik kent olduğu belli edilir. İklimin yaz olmasına rağmen yani güzel bir hava, kuş sesleri kısacası insanın ruh halinin iyi olması gerektiği bir dönemde, iki karakter olan Bahar ve İsa’nın pek iyi bir durumda olduğu söylenememektedir. Bahar da bir umutsuzluk hâkimken, İsa karakterinde bahara karşı bir hissizlik hâkimdir sadece İsa fotoğraf makinesiyle fotoğraf çekmektedir. Bu sebeple de aralarında pek bir diyalog geçmemektedir. Bahar yukarı doğru yürür bir tepeye çıkar ardından onun ağlaması ile filmin jeneriği girmektedir.
  • Çatışma: Filmin yan karakterlerinden ve İsa’nın da yakın arkadaşlarından biri olan Serap bu filmin çatışmasına yardımcı olan karakterlerden biridir. Aslında filmde birden fazla çatışma bulunmaktadır. Bunların bir tanesi; İsa’nın deniz kenarında Bahara artık ayrılalım bu senin içinde iyi olur demesi ve bunun serapla ilişkilendirilmesi bu çatışmanın başlamasıdır. Bir diğer çatışmada İsa’nın bahara tekrar dönme çabası içerisinde yaşanan olaylardır. İsa sonuçta değişken bir karakterdir. Bir avcı gibi dile getirilebilir. Bahara karşı duyduğu sevginin bittiğini zanneden ve ondan ayrıldığını söyler. Sonra serapla ilişki yaşar. Sonuçta serap’ı da elinde tutmuştur ama baharı kaybetmiştir. O sebeple tekrar Bahara kavuşmak ister ve onun peşinden
  • Gelişme: İsa bahardan ayrıldıktan sonra serap ve sevgilisi ile karşılaşır. Aynı zamanda serap’ın sevgilisi İsa’nın da arkadaşıdır. İsa bunu  bile bile tekrar serapla ilişkiye girer. Bir gün Serap’ın İsa’ya, Baharın ağrıda bir dizi çekiminde olduğunu söylemesinden sonra İsa onu kaybettiğini ve tekrar kazanması gerektiğini düşünür ve serap’ı bırakarak tekrar Baharın peşine düşer. Ağrı ya geldiğinde kendisine bir otel tutar ve Bahar için küçük bir hediye alır aynı zamanda yazın çekilmiş oldukları fotoğrafları da yanında getirmiştir.  Otelde bir gün kaldıktan sonra Bahar’ı aramaya başlar ve hangi otelde kaldığını öğrenir. Sabah kalkıp onu takip eder bir çay kahvesinde onunla buluşur. Ona aldığı hediyeyi ve çekildikleri fotoğrafları verir. Bu sahne aynı zamanda plot – point işlevi görmektedir. Çünkü İsa bu sahneden sonra doruk noktaya taşınır.
  • Doruk Nokta: İsa hediyeleri verirken baharı kazanabileceği umudu içerisindedir. Fakat bu böyle olmaz serap işe gitmesi gerektiğini söyler ve masadan hediyeleri almadan kalkar. İsa onun işe giderken kullandıkları minibüsü bulur ve onunla tekrar konuşmaya çalışır. Artık değiştiğini onunla bir hayat kurması istediğini, işini bırakıp kendisi ile İstanbul’a gelmesini söyler. Fakat bahar ona inanmamaktadır ve artık çok geç der ve İsa arabadan iner. İsa İstanbul’a geri dönüş için bilet alır. Otelde son gecesinde Bahar İsa’nın kaldığı otele gelir. Sabah bahar uyanır ve mutlu bir biçimdedir. İsa ise erkenden kalkmıştır. Bahar rüyasından bahseder. Sonuçta mutlu olduğunu dile getirir fakat İsa Bahara ne zaman işe gideceksin dediğinde, Bahar hala İsa’nın değişmediğinin farkındadır.
  • Sonuç: İsa olaydan sonra Ağrı’dan İstanbul’a geri döner. Bahar ise dizi çekiminde bulunmakta ve hala mutsuzdur. Bahar yakın çekimde görünür. Ve yavaştan kaybolur ve film biter. Aslında filmde tamamen bir bitiş söz konusu değildir. Sonuçta klasik anlatı yapısından biraz farklıdır bu film. Tamamen ne olacağı kestirilemez çünkü aynı iklimler gibi insan yapısı da değişkendir.
  • Ana Karakterler: Filmin ana karakterleri Bahar ve İsa’dır. İsa, bir üniversitede sanat  tarihi  hocasıdır.  Orta  yaşlarda,  fazla  yapılı  olmayan uzun boylu bir karakterdir. Aynı zamanda Bahara karşı yalan söyleyen, çevresindeki insanları pek ciddiye almayan, aşk hayatı açısından da değişken bir kişiliğe sahiptir. İsa’nın asıl üzerinde durulduğu nokta; kendisini boşlukta hissetmesi ne yapmak istediğini kendisinin bile bilmemesidir. Özellikle aşk  konusunda  ne yana gitmesi gerektiğini kimi sevmesi gerektiğini bilmemekte bu sebeple de hayatında bocalamaktadır. Bu da İsa karakterinin değişken yapısından kaynaklanmaktadır. Bahar ise; bir dizi şirketinde çalışan, orta boylu, mutluluğu arayan bir karakterdir. Mutluluğu İsa da bulduğunu sanır fakat İsa’nın sorumsuzca ve yapmacık tavırları Baharın mutsuzluğunu daha da körüklemektedir. Bu sebeple oda bir bocalama evresi içerisindedir. İsa’nın bu değişken tavrı onunda aldığı kararları etkilemektedir. İsa’ya defalarca şans vermiştir ama İsa her defasında yalan söylemekte ve Baharı umursamamaktadır. Bu da filmin kaderini ve konusunu oluşturmaktadır.
  • Yan Karakterler: Filmdeki başlıca yan karakter Seraptır. Serap İsa ile Baharın arasında olan bir kadındır. Aynı zamanda İsa’nın kararsızlığının ortaya çıkma noktalarından bir tanesidir. Serap alımlı bir kadındır, orta boylu kısa saçlıdır. Sevgilisi olduğu halde İsa ile ilişki yaşayan kadındır. Bahar ve İsa’nın mutlu olamamalarının ana nedenlerinden bir Filmdeki bir diğer yan karakterde Mehmet karakteridir. Mehmet İsa’nın çalıştığı Üniversitede hocadır aynı zamanda da İsa’nın o da arkadaşıdır. Bu sebeple karakter yapısı da İsa’ya benzemektedir. Onunda bir sevgilisi vardır ama onunda bir iyi bir kötü dönemleri olmakta ve bunları İsa ile paylaşmaktadır. Bir geçiş açısından benzerlik yaratır.

Filmdeki diğer yan karakterlerden bir tanesi de taksicidir. Bu taksici aynı zamanda İsa’nın karakterinin pekiştirilmesini ortaya çıkarır. Taksici masum, mütevazı, kısaca yurdum insanı diyebileceğimiz bir yapıya sahiptir. Normal olarak kendisinin de içerisinde olduğu fotoğrafı İsa’dan göndermesini ister fakat İsa onun adresini yazmış olduğu kâğıdı daha sonradan atar. Kısaca yapmayacağını yalan söylediğini gösteren bir delildir bu.

  • Tema: Filmin ana teması, “ İnsanlarında aynı iklimler gibi değişik ve karmaşık bir yapıya sahip olmasıdır.” Yan teması ise “ bu karmaşıklık mutluluğun bulunmasına da ”

2.  SİNEMATOGRAFİ

  • Kamera Hareketleri: Nuri Bilge Ceylan gerek sinemasal anlayışı açısından gerekse yapısı bakımından kamera hareketleri ekonomik kullanan yönetmenlerimizdendir. İklimler filminde de bunu görmekteyiz. Genellikle kullandığı kamera hareketi çevrinme hareketidir. Ve uzun çekimleri açısından da bir belsel anlayışına da sahiptir. Kamera hareketlerini pek kullanmamasının nedeni de filminin gerçekliği yakalama açısındandır.

İklimler filminde kullandığı bir çevrinme hareketinde baharı takip ettiği göstermek amacıyla kullanmıştır. Diğer çevrinmeler genellikle daha genel  açıdan yapılmaktadır. Bundaki amaçta mekânı tasvir etmektir. Ortamın durumunu iyiliğini ya da zorluğunu göstermede bunu kullanır.

Seyirciye gerçekliği gösterme çabası yüzünden ve insan gözünün genellikle kamera hareketini yabancılaşması yüzünden bu durumlardan kaçınan bir yönetmendir. Genlikle kamerayı sabitler ve oradaki görüntüne ya da olayda ne oluyorsa onu gerçekleştirir.

  • Çekim Ölçekleri: Nuri Bilge Ceylan kamera hareketlerinde nasıl ekonomik davranıyorsa çekim ölçekleri açısından da o kadar ekonomik davranmaktadır. Genellikle genel açıyı kullanır bu onun hem anlatı yapısına uygun düşmekte hem de mekân tasviri açısından ona kolaylık sağlamaktadır. Örneğin; yemek masası sahnesinde 4 kişini olduğu sahnede kamera hiçbir şekilde ölçek değiştirmeden genel açıdan onların tüm konuşmalarını göstermektedir.

İklimler filminde ikinci en çok kullandığı çekim ölçeği ise yakın çekimlerdir. Çünkü iklimler filmi yapısı gereği karakterlerin değişkenliğini gösterdiğinden dolayı, yakın çekimleri de karakterlerin ruh halini göstermede kullanmaktır. İkili çekimlerde ise ya omuz üstü ya da amorslu çekimler kullanır.

Orta çekim ölçeğini kullanır bunu da seyircinin normal gözünün algıladığı çekim ölçeği olmasından ve seyircinin de filme en azından çekim açısından yabancılaşmasını engeller.

3.            MİZANSEN

  • Çerçeveleme: Nuri Bilge Ceylan’ın çerçeveleme taktiği onun belsel bir bakış açısına sahip olduğu göstermektedir. Özellikle mekân açısından baktığımızda mekânı tasvir ederken kullandığı genel çekimler onun o bölgeye kazandırdığı anlam farklılaşmaktadır. Örneğin İklimler filmi her ne kadar bir umutsuzluğu dile getirse bile Nuri Bilge Ceylan genel acıda kullandığı mekânı öyle güzel resmeder ki o güzel yerin içinde insan nasıl bu kadar umutsuz bir konumda olur diye seyirciye söyletmeye çalışır. Çünkü yapmış olduğu çerçevelemede karakterin hem bir boşlukta olduğu bir umutsuz durumda olduğunu gösterirken hem de o güzel manzaranın konumu da seyirciye gösterir. Kısaca filmin ismindeki iklimler nasıl değişken bir yapıya sahipse Nuri Bilge Ceylan’ın yapmış olduğu çerçevelemedeki anlamda o kadar değişken bir konumdadır.

Ayrıca Nuri Bilge Ceylan genellikle çoklu konuşmalarda kamera hareketi ya da kesmelerde kaçındığından kamera sabittir. O sebeple seyircide mekânın içerisinde bir yerlerde hissi verdirir. Sanki bizde o mekânda bulunan kişilerden biriyiz konumuna bizi sokar bu da onun yaptığı çerçeveleme anlayışlarından bir tanesidir.

  • Aydınlatma: Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler filmi genellikle dış mekânlarda geçmektedir. Bundan dolayı doğal ışık kaynaklarını kullanmaktadır. Örneğin filmin başındaki yaz ayı döneminde güneşin o yoğun ışık konumundan çekinmeden çekimlerini sürdürmüştür. Hatta o kavurucu sıcaklığı göstermek için sadece güneşi aldığı bir bölüm bile vardır.

Kış aylarında ki bölümde ise o ışık yapısından ya da yansımalardan kaçınmamıştır. İç mekânlardaki çekimlerde de özellikle gündüz çekimlerinde güneşten yansıyan ışığı kullanır. Fakat gece çekimlerinde yani iç mekânda gece olduğu belli eden ışıklandırmayı yapmıştır. Ama yinede sade ışık kullanmaktadır. Sonuçta Nuri Bilge Ceylan İklimler filminde de doğal ışık kaynaklarını kullanmıştır.

  • Dekor ve Kostüm: film 3 ana mekândan oluşmaktadır. Birisi Antalya’nın kaş ilçesi, diğeri İstanbul son mekân ise Ağrı’dır. Gerçek mekânlar kullanılmıştır dekor için herhangi bir stüdyo ya da yapay bir ortam yaratılmamıştır. Otel odaları, kahvehane ya da diğer ara dekorlar da yine kendi ortamında gerçekleştirilmiştir.

İklimler tarihi bir film değildir. Karakterler hangi konumda ise onun stiline uygun kostümler kullanılmıştır. Tabi sonuçta film iklimin her anını görüntülediğinden dolayı yani iklim değişikliğinden dolayı değişen kıyafetler vardır. Karakterlere indiğimizde İsa genlikle işinin vermiş olduğu rahtlıktan dolayı ya da devamlı seyahati olduğundan dolayı daha rahat kıyafetler giymektedir. Bahar da aynı konumdadır onunda kıyafetlerinde herhangi bir durum söz konusu değildir. Ama Serap biraz daha dekolte biraz daha normalin üstü bir yaşantıya sahipçesine daha iyi giyinme ve alımlı olmaya dikkat eden makyajlı bir yapıya sahiptir. Mehmet de aynı İsa gibidir sadece gerektiği yerde gerektiği şekilde giyinmektedir. Taksicide bulunduğu durum ve koşullara göre kıyafetine sahiptir.

4.  KURGU

Nuri Bilge Ceylan kurgu mantığı açısından da kendi yapısalcılığına başvurur. Aslında belli bir giriş gelişme ve sonuç bölümüne sahiptir. Ama olaylar günlük ve zamansal açıdan doğru sıralamada gitmektedir. Herhangi bir zaman sıçraması yoktur. Kesme yaparak olaydan olaya geçmektedir. Buda  geçişi kolaylaştırmaktadır. Sadece film hemen başlar ve arada Baharın oturup tepebaşında ağlamasından sonra filmin ismi verilir. Bu olayda klasik anlatı yapısından faklı oluğunu gösteren bir kanıttır. Aslında Nuri Bilge Ceylan uzun çekimleri bol kullanır hemen kesmelere başvurmaz yani yapmış olduğu uzun çekimler  sayesinde  olay  bütünlüğü  kullanır  sadece  bazı  sahnelerde özellikle konuşma sahnelerinde bu kesmeleri kullanır ama klasik filmlerdeki kesme kadarda buna başvurmaz. Buda onun anlatı yapısından kaynaklanmaktadır.

5.  SES

Nuri Bilge Ceylan’ın yaratmış olduğu karakterler tamamen günlük konuşma dilindedir. Nuri Bilge Ceylan senaryosunu yazmıştır fakat replikler tamamen o oyun esnasında oluşturulmuştur sadece belli ana başlıklar oyunculara söylenmiştir gerisi oyun içerisinde doğal akışına bırakılmıştır. Hem oyuncuların amatör olması hem de repliklerin doğaçlama ortaya çıkması görüntüde günümüz koşullarını yaratmıştır. Yani kim o konumda olsa aynı konuşmalar dönerdi. O sebeple bu, filmin toplumsal yanını da göstermektedir.

Genellikle konuşmaların dışında doğal ortamın sesi verilmektedir. Kuş  cıvıltıları, sinek vızıldamaları, köpek sesleri ya da yürürken çıkan sesler gibi. Onun dışında Nuri Bilge Ceylan genellikle müzik kullanmayı sevmez sadece aralarda geçişi dile getirmek için klasik müzik kullanır ama hiçbir müziğinde  söz yoktur. Örneğin filmin jeneriğinden sonra müzik devam eder film başladığında müzik hala devam etmektedir fakat Bahar radyoyu kapatarak müzik de sona erer.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergimart2008

Bunu paylaş: