Çok Sevdiğimiz(!) Yunusları Havuza Kapatınca – Özgür Keşaplı Didrickson

Çok Sevdiğimiz(!) Yunusları Havuza Kapatınca* 

Yunusların açlıkları kullanılarak, sirk hayvanları gibi akrobasiye zorlandıkları gösteri havuzları yaz eğlencesi seçeneği olarak karşımızda.

Yunuslar çoğumuzun sevdiği hayvanların başında geliyor. Ancak sevgimiz öylesine sağlıksız ki çoğu kez havuzlardaki yaşam koşullarını sorgulamak yerine “mutlu” olduklarını düşünmeyi seçiyoruz. Oysa yunuslar içinde en çok tanıdığımız Afalina Tursiops truncatus (diğer adıyla Şişeburunlu Yunus) yalnızca ağız yapısı yüzünden gülümsüyor gibi gözüküyor! Afalinaların binlercesi ne yazık ki zekâları ve gülümsemeleri nedeniyle 20.yüzyılın ilk yarısından beri insanlığı eğlendirmek adına gülümseye gülümseye (!) ölmüşler.

Denizlerden koparılma

Acımasız bir tür kovalamaca sonunda denizlerden ve çok güçlü sosyal  bağlarının olduğu ailelerinden çalınan yunusların çoğu daha o onda şoktan, travmalardan ölüyor. Beğenilmeyip geri atılan yunusların da çoğu şok yüzünden boğularak ya da ciğerlerine su dolması yüzünden zatürre olarak ölüyor. Bu yunusların ailelerden koparılmalarının geride kalan sosyal grubu nasıl bir  şekilde etkilediği ise çoğu kez gözardı ediliyor.

Yakalanma sonrasında ise aşırı ısınma, uzun süre su dışında kaldıkları için iç organlarının zarar görmesi ve stres gibi tehlikelerle dolu bir taşınma süreci var. Bu aşamaların herhangi birinde ölmeyen yunusların % 53’ü de 90 gün içerisinde zatürre, ülser, bağırsak hastalıkları, klor zehirlenmesi, stres gibi başka nedenlerle ölüyor. Ayrıca, havuzların sağlıksız ortamında davranış bozuklukları ve üreme sorunları gibi çok ciddi sıkıntılar yaşayan yunuslar özgür hemcinslerine göre çok kısa ömürlü oluyorlar.

Yunusların havuzlarda öğrenmek zorunda kaldıkları ilk şeylerden biri ölü balık yemek oluyor. Buna uzun süre direniyorlar, ilk ölü balıkları kusuyorlar. İşte tüm bu sorunlarla başa çıkarak hayatta kalmayı başaran yunuslar sonunda o ölü balıklar uğruna, sokaklarımızda eskiden göbek attırılan ayılar misali müzik eşliğinde çember içinden geçmeye, top çevirmeye başlıyorlar.

Bizim tersimize duyma duyularına dayalı bir yaşam süren yunuslar özellikle avlanırken çevrelerine yüksek frekansta sesler yayıyorlar. “Yankı yardımıyla  yön bulma (ekolokasyon)” denilen bu sonar sistemle, metrelerce uzaklıktaki cisimlerin büyüklüğünü, şeklini, hızını, yerini tespit edebiliyorlar. Seslere bu denli duyarlı olan yunuslar havuzda sonarlarını kullanamamanın yanı sıra  sürekli su ve soğutma pompalarının sesini dinlemek zorunda kalıyorlar.

Doğada sürekli hareket halinde olan ve bir günde büyük mesafeler katedebilen bu hızlı yüzücülerin havuzlarda bu davranışları göstermesi olanaksız.

Doğada zamanlarının % 20’den azını su yüzeyinde geçirirken havuzlarda derinliklerden de mahrum bırakılıyorlar. Sığ sular ve sürekli su yüzeyinde bulunmak zararlı güneş ışınlarından ve aşırı sıcaktan da daha çok etkilenmelerine neden oluyor.

Yunus Terapisi

Yunus terapisi, ruhsal ya da fiziksel olarak rahatsız kişilerin yunuslarla tedavi edilebileceğini savunan bir yöntem.

Yunusların ultrason yaymaları sonucu iyileşmeyi sağlayabileceği yönünde çok tartışmalı savlar var. Ancak örneğin Brensing ve arkadaşlarının araştırması yunusların yaydığı ultrasonun ancak bazı şartlar altında dokuları etkileyebileceğini gösteriyor. Araştırma, yeterli düzeyde bir ultrason miktarının, her seansta gereken dozda alınması ve bunun tekrar edilmesi sonucu gerçekleşebilecek bir etkiden söz ediyor. Araştırmacılar izledikleri 83 seansta bu şartların gerçekleşmediğini görüyorlar.

Şimdiye kadar yunus terapisinin evcil hayvan terapilerinden daha etkili olduğu, hastaların yunuslara daha fazla ve uzun süreli tepki verdikleri kanıtlanmış değil. Ayrıca sadece suyun bile iyileştirici bir etkisi olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünen araştırmacılar var.

Yunus terapisiyle ilgili tatmin edici bilimsel veriler elde edilmemişken bu pahalı ve etik olarak da çok yanlış olan terapiye yönelmek çoğu kez sadece yunusların değil ailelerin de sömürülmesiyle sonuçlanıyor. Yunus terapisinin gerçekten de en etkili tedavi yöntemi olduğu kanıtlansa bile yunusları ailelerinden kopararak tutsak etmemiz ve zorla insanla etkileşime sokmaya çalışmamız meşru mu?

Yunuslarla yüzmenin tehlikeleri

Yunuslar, özellikle Afalinalar beslenme amacı gütmeksizin diğer memelilere karşı ölümcül darbelerde bulunabilen, kendi hemcinslerine karşı da saldırgan olabilen büyük ve güçlü hayvanlar. Şimdiye dek çeşitli yüzme programlarında birçok yunus ve balina saldırganlaşarak insanları yaralamış.

Yunuslarla etkileşim sırasında yaşanabilecek hastalık alışverişi ise hem yunuslar hem de insanlar için önemli bir tehlike.

Yanlış doğa eğitimi

Gösteriye zorlanan yunusları izleyen çocuklar aslında doğaya sevgi ve saygı duymayı öğrenmek yerine doğayı sömürmeyi ve doğa sömürüsünün alkışlanabilirliğini öğreniyorlar.

Havuzlardaki yunuslar doğal olmayan onca davranışa zorlanırken, farkında olmadan onları alkışlayan çocukların gelecekte doğaya saygı duyan ve doğanın sömürüsüne karşı duracak bireyler olabileceklerini söylemek mümkün mü?

Yunus gösterilerine gitmek yerine özgür yunuslarla ilgili belgesel izleyen, onları resmeden çocuklar doğaya ve yaşama saygılı, özgürlüğü bilen ve savunan bir toplum oluşturmak için çok önemli.

Havuzlara gitmeme hakkımızı kullanalım

Havuzlarda yunus ölümleri yüksek olduğu için denizlerden yeni yunuslar çalınıyor. Bu durum gösteri havuzlarına giden herkesi yeni yunusların denizlerden kopartılmasından sorumlu kılıyor.

Tüm bu gerçekler ışığında gösteri havuzları birçok  ülkede  yasaklanmış durumda. Yunusları gerçekten seven insanların yunusların gülümsemelerinin ardındakileri düşünmeleri, yunusları korumak adına çok önemli. Gelin hepimiz bu havuzlara gitmeme hakkımızı kullanalım.

KAYNAKLAR:

Brensing, K., Linke, K. and Todt, D. (2003). Can dolphins heal by ultrasound? Journal of Theoretical Biology 225 99-105

Money, J. (1998). Captive Cetaceans: A Handbook for Campaigners. A Whale& Dolphin Conservation Society document

www.wdcs.org www.dolphinproject.org http://csiwhalesalive.org www.captivitystinks.org

*https://issuu.com/azizm/docs/edergihaziran2008

Bunu paylaş: