Kitapçı: Margaret Atwood – Antilop ve Flurya

Salgında Salgın Üzerine Bir Kitap

‘Gece yarısı olduğunda, salgının yayılışı artık iyice hızlanmıştı. Dallas, Seattle. New York. Şehirden şehre hızla yayılmaktan çok, aynı anda birkaç şehirde birden patlak veriyordu.[1]

‘Alelacele çekilen belgesellerde, virüs gösteriliyor -nihayet saptanmıştı; dikenli, eriyen sakızlı şeker gibiydi-ve yöntemleri anlatılıyordu.’ [2]

‘İlk bir hafta içinde, insanlara suyu kaynatıp içmeleri, seyahate çıkmamaları, el sıkışmamaları söylendi. Yine aynı hafta içinde, lateks eldivenlerle burun filtreleri dağıtıldı.’[3]

Yukardaki satırların yaşamakta olduğumuz hayatı, gündemi bana ne denli hatırlattığını düşünüp dehşete düşmüştüm. Bu cümleler Margaret Atwood’un 2003 yılında yayınladığı, Dost Körpe‘nin dilimize kazandırdığı, MaddAddam üçlemesinin ilk kitabı Antilop ve Flurya (Oryx and Crake)’dan.

Hikâye, dünyada kalan -ya da öyle olduğunu sanan- tek insan Kar Adamı’nın yaşam mücadelesiyle başlıyor. Doğal kaynakların tükendiği ve büyük salgının ardından insan ırkının yok olduğu, geride biyolojik deneylerle uydurulmuş tuhaf genetiği bozuk hayvanların kol gezdiği bir yerde yaşıyor Kar Adamı. Açlığın, çaresizliğin ve özellikle de yalnızlığın etkisiyle geçmişine yaptığı kopuk yolculuklarla da bir zamanlar hayatının nasıl olduğunu öğrenmeye başlıyor okuyucu.

Yazarın kurguladığı dünyada artık ahlaki değerler boyut değiştirmiş bir durumda. İnsanlar iyi zaman geçirmek için gerçek idamlar, intiharlar, tecavüzler izlemeye başlamış. İklimler bozulmuş, yiyecek sıkıntısı genetik bilimini çok çok ileri düzeylere taşımış, öyle ki artık sadece yenmek için üretilen başsız, ayaksız tuhaf canlılar oluşturulmaya başlanmış. Dünyanın bu çaresiz haline inat, bir yandan da insanlar ölümsüzleşme çabası içinde, sürekli yaşlanmayı önleyen ilaçlar, tedaviler, operasyonlar icat edilmekte. İşte böyle bir yerde başlıyor Jimmy-yeni adıyla Kar Adamı- ve Flurya’nın dostluğu. Tamamen zıt karakterli, yasakları delmeyi seven, aileleri biyolojik deneylerin yapıldığı sitelerde çalıştığından izole bir hayat süren iki zeki çocuğun, bu tuhaf dünyada geçen ilk gençlik yılları anlatılıyor. Bu iki genç, bir gün bir çocuk pornosu sitesinde Antilop ile tanışıyor ve kitabın kilit noktalarından biri olan bu karakterle steril sitelerde yaşayan insanların tersine ‘Avam Diyarı’ adı verilen yoksul ve anarşist bir toplumun iç yüzü anlatılıyor. Özetle toplumsal katman, sentetik yaşam için çalışan, zengin şirketlerin kölesi Sitelerde ya da isyankâr ve yoksul ‘Avam Diyarı’ nda yaşayanlar olarak ikiye ayrılıyor. Avam Diyarı’nda süregelen yaşam da Antilop’un acıklı hikayesiyle tasvir ediliyor. Satılan, fuhuşa zorlanan çocuklar, açlık, çaresizlik…

Margaret Atwood’un distopya ve ütopya kavramlarını harmanlayarak oluşturduğu, kendi deyimiyle üstopik senaryosunu öyle güzel kurgulamış ki, etrafta gezen garip hayvanları, yaşlanmaya meydan okuyan sihirli ilaçları, sentetik yiyecekleri kısacası garip olan her şeyi okuyucuya tereddütsüzce kabul ettiriyor. Distopik bölüm, Jimmy ve Flurya’nın çocukluğunun geçtiği steril sitelerdeki yaşamda, kontrolden çıkan biyoteknolojik gelişmeler üzerinden ve Antilop’un ‘Avam Diyarı’ndaki travmatik anılarından yola çıkılarak tasvir ediliyor. Görece ütopik bölümse bu üç çocuğun büyüdüğünde bir parçası oldukları salgın ve yeniden programlanmış ideal insan ırkı üretme kurgusunda gizleniyor. Kar Adamı’nın geride kalan tek insan olduğu dünyada aslında Antilop’un Çocukları adını verdikleri, idealize edilmiş yeni bir insan ırkı yaşamakta. Fakat bu yeni insan ırkı da her nasıl oluyorsa yine yeniden insani dürtülerin izlerini göstermeye başlıyor. Dine ve sanata yöneliyor, geçmişini manipüle ederek efsaneleştiriyor. Yaşadığımız dünyada da benzer arayışların içinde oluşumuz, yiyecek kaynaklarına olan güvensizliğimiz, tükenen bitki ve hayvan ırkları, iklimlerin değişmesi vs. gibi gerçekler de bu senaryonun aslında çok da uzağında bir yerde olmadığımız gerçeğiyle yüzleştiriyor.

Pınar Kumandaş


[1] Margaret Atwood, Antilop ve Flurya, Doğan Kitap,2003, S. 371

[2] Margaret Atwood, Antilop ve Flurya, Doğan Kitap,2003, S. 387

[3] Margaret Atwood, Antilop ve Flurya, Doğan Kitap, 2003, S. 387-388

Bunu paylaş: