Teknolojinin gelişmesi, kitle iletişim araçları aracılığıyla sunulan ürünlerin gittikçe ticari bir boyut kazanmasına neden olmuştur. Kapitalizmle birlikte kültürün ve sanatın üretimi dönüşüm geçirmiştir. Kapitalizm öncesinde kültür ve sanat ürünleri anlam açısından zengindir. Ancak teknoloji, kültür ve sanat eserlerinin ruhunu yok etmiştir. Dolayısıyla bunlar sıradan, standart ve rutindir. Yani herhangi bir yaratıcılık ve orijinallik içermezler. Bunlar kitlelerin bilincini ve belleğini zayıflatır (Walter Benjamin, 1999, s.81).Bunun en büyük örneğini sinemada görebilmekteyiz. Sinema filmleri artık eleştirellikten ve entelektüellikten uzaktır. Yalnızca dönemin piyasasına göre nasıl kar ediliyorsa ona uygun ürünler üretilir. Kültür ve sanat kapitalizmle birlikte bu duruma gelmişken porno sektörünün de bundan nasibini almaması işten bile değildir. Bununla beraber dünya üzerinde üretilen her şeyin yüzyıllardır ataerkil bir hegemonya ile üretildiği de kimsenin meçhulü değildir. Porno sektörüne baktığımızda çekilen filmlerin sadece erkeklerin zevklerine ve tatmin duygularına hitap ettiğini göreceğiz. Kadınların bu filmlerde yalnızca erkeklerin zevk alma aracı olarak kullanıldığını görmekteyiz. Kadınların böylesine metalaşması, aşağılanması ve ikinci plana atılması; porno sektöründe alternatif filmlerin çıkmasına neden olmuştur. Bu filmlerin başını feminist pornolar çekmektedir. Feminist pornolarda yaşanan aşk iki taraflıdır ve her iki tarafında aynı zevki aldığı filmlerdir.
Kültür Endüstrisi ile değişen sinema sektörü
Kapitalizmle birlikte kültür alanına tekeller hâkim olmuştur. Bu da kültürü tek tipleştirmiştir. Teknolojik gelişmeler neticesinde kültür ve endüstri iç içe geçmiş; bu durum kültürün bozulmasına sebep olmuştur. Sinema da bu yeni endüstrinin ve kültürün önemli ve ayrılmaz parçası olmuş, halkı yönlendirmede önemli bir etken haline gelmiştir. Kültür endüstrileri, kapitalizmle bütünleşmiş medya ve eğlence firmalarıdır. Eğlence ürünlerinin üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerini büyük şirketler kontrol ederler. Dolayısıyla bunların ürettiği ürünler de karı en çoklaştırmak için emtia formunda üretilir. Bu emtiaların amacı tüketiciyi özgürleştirmek ve eleştirel anlayışı geliştirmek değil, onları oyalamaktır. Bu ürünler endüstrinin egemen değerlerini yeniden üretir. Sinema, radyo ve basın aydınlanma düşüncesini yaymak yerine egemen ideolojinin izleyicilere yayılmasını sağlar (Levent Yaylagül, 2017,s.49).
Kapitalist toplumlarda kültür ve sanat eserleri endüstriyel olarak üretilir. İmalat sürecinde standart ve yaratıcılıktan uzak bir işbölümü vardır. Nihai ürün standarttır ve önceden tasarlanmıştır ve özgünlük içermez. İzleyicilerin en düşük ortak paydasına hitap ettiği için içeriği oluşturan tip ve karakterler de standartlaşmıştır. Dolayısıyla kültür endüstrisi kapitalist üretim ve yeniden üretimin önemli bir parçasıdır (Adorno ve Hokheimer, 1944, s.68). Porno sektöründe de durum böyledir. Estetiklikten uzak, ticari kaygılar olan ve zihniyet olarak tamamen erkek tatminlikleri ön plana çıkarılan filmler yapılır. Ana akım porno filmlerinde erkek izleme oranı daha yüksektir. Bu yüzden hedef kitle olarak sadece erkekler ele alınır. Dolayısıyla filmler erkek hegemonyası barındırır. Yapılan filmlerde aşk aramak imkânsızdır. Filmlerde tatmin edilmek istenen bir erkek ve bu amaç doğrultusunda onu tatmin etmeye çalışan kadın veya kadınlar vardır.
Ana akım pornolarda erkek hegemonyası
Porno filmler, amacı cinsel dürtülere yönelik olan video filmleridir. Porno filmlerinde önemli olan, kişinin tatmin edilme ölçüsüdür. Özellikle ana akım pornolarda bu ölçü tamamen erkeğin tekeline bırakılmış ve erkek ne kadar tatmin olursa bu filmler o kadar başarı ölçütü kazanmıştır. Herhangi bir porno filmi açıp izlediğinizde aslında pornonun kadın açısından değil de, tamamen erkekler açısından yaratıldığını göreceksiniz. Bunun nedeni erkek izleme oranının, kadın izleme oranından fazla olmasıdır. Yani bu pornolar erkeklerin gücünü yeniden keşfetmesi amacıyla erkekler için üretiliyor da denebilir. Herhangi bir porno sitesinin kategorilerine baktığımızda bunun sağlamasını çok kolay yapabiliriz. Örneğin üçlü bir grup pornosu çekilen iki film ele alalım. Birincisi iki erkek ve bir kadından oluşan film olsun. Bu filmde üretilen tüm zevkler iki erkek için üretilmiştir. İkinci filmde de iki kadın ve bir erkekten oluşan film olsun. Ne yazık ki bu filmde de tüm tatmin duyguları bir erkek üzerinden oluşacaktır. Bir başka kategoriyi ele alacak olursak, örneğin fetişist porno kategorisinde kadına yapılan türlü işkencelerle bir tatmin noktası oluşturuluyor. Yine yaşı geçmiş kadınlar ile çekilen porno filmlere “mature” denirken, yaşlı erkeklerin olduğu filmlere ayrı bir kategori hazırlanmıyor. Tüm bunlar pornoda erkek hegemonyasını ve bu pornoların yalnızca erkeklerin tatmin duygusunu canlandırmak için çekildiğini gözler önüne seriyor.
Pornolarda erkek ve kadın rolü
Kadınlar pornolarda sürekli olarak erkeğe sunulan bir obje olarak tasarlanmıştır. Kötü muamele gören, saçlarından tutularak vahşice sevişilen bir araç olarak sunulmuşlardır. Başta cinsel bir obje olarak erkeğe sunulan, acıdan zevk alması, tecavüze uğraması ve hayvanlarla ilişkiye sokulması aslında pornolarda kadının rolünü bizlere açıkça gösteriyor. Pornolarda oluşan ortak algı pornografinin kadınları nesnelleştirdiği yönünde olmuştur. Pornolarda yapılan fiil tamamen erildir. Temelde erkeğin yaptığı ve kadına yapılan eylem algısı oluşuyor. Kadının rol ve biçimi bu alanda aşağılayıcı düzeydedir. Erkek hep üst bir klasman olarak görülüyor. Orgazm kısmında da çoğunlukla erkeğin tatmini esas alınıyor. Partnerinin taleplerini hiçe sayan tek taraflı baskın erkek rolleri, henüz reşit olamayacak yaştaki genç oyuncularla yaşlı erkek oyunculara biçilen uygunsuz roller, şiddeti cinselliğin doğal bir parçası gibi gösteren etik dışı roller ana akım pornolarının neredeyse tamamını oluşturuyor. Ana akım porno filmleri, kadını karakterinden soyutlayıp cinsel bir objeye indirgeyen, çarpık bir görüş açısı olarak da görülebilir.
Porno sektörüne hem erkek hem kadın bakış açısı: Feminist porno
Porno sektörünün bu alışılmış durumuna hem erkek hem de kadın bakış açısından sunan alternatif kuşkusuz feminist pornodur. Feminist pornolar tek taraflı zevklerin yaşanmadığı, kimsenin kimseyi aşağılamadığı pornolardır. Bu pornolarda yaşanan etkileşimler izleyiciye gerçek anlamda iki tarafın da bu durumdan zevk aldıklarını hissettirmektedir. Diğer pornolarda ise tek taraflı bir zevk alma söz konusudur. O da genellikle erkek olmaktadır. Fakat feminist pornoda hisler, duygular bir şekilde önemli hale gelmektedir. Feminist pornonun bir diğer önemli özelliği ise genel olarak pornolarda oynayan kadın porno yıldızlarının tek tipleşen vücutlarını kabul etmemesidir. Yani feminist pornolarda oynayan kadınların büyük popolu ve şişirilmiş memelere ihtiyacı yoktur.
1980’lerde kendini göstermeye başlayan feminist porno, 1990’ların sonuna doğru fiili olarak ortaya çıkmıştır. Feminist yazar Tristan Taormino, pornoda aslında cinsiyet eşitliğine ve adalete işaret eder. Buradaki eşitlik filmlerde rol alma değil, tamamen sektördeki hukuk sorunları, maaşlar vb. sorunlardır. Bu bağlamda da feminist pornosu tipik olan sektörün var olan temsili sorunlarına (steorotipleştirme`, stigmalaştırma vb.) nokta atışı yapar. Kendisi bu nedenle “feminist pornografi dominant görsel algılarla uğraşır ve kendi ikonografilerini yaratır” demiştir. Kimileri için yeterli olmayan ve alışılmış pornolardaki kadın rolünün feminist pornoyla erkek rolüne geçtiğini düşünenler var fakat bu doğru değildir. Feminist porno yönetmeni Erika Lust’a göre porno şu an seks ve toplumsal cinsiyet konularında- gençlerin ana eğitim malzemelerinden biri. Eğer porno kötüyse gençlerin seks eğitiminde edindikleri, ana akım şoven değerlere kayıyor. Eğer porno iyiyse, cinsellikteki hazda, eşitliğin önemini öğrenebilirler. Farklı insanları ve başka arzuları da kabul edebilirler (Hande Çayır, 2015). Vahşi bir şekilde cinsel bir meta haline dönüşmesine, en önemlisi kadınların zevk ve tatmin olma konusunda erkeklere bir oyuncak gibi sunulmasına karşı geliştirilen bir porno türüdür.
Sinemada feminizm
Sinemada kadın rolünün güçsüz, aşağılanmış ve dışlanmış hissettirilmesi, feminist sinemanın doğuşuna sebep olmuştur. İzleyici genellikle erkek kahramanlarda kendi ruh hallerini bulurlar (Anneke Smellik, 1998, s.155). Filmlerde edilgen ve güçsüz dişil karakterlerin çarpıtılmış imgeleri apaçık görülmektedir. Böylece izleyici, filmdeki dişi karakterden çok eril karakterle özdeşleşmek durumunda bırakılmaktadır. Feminist sinemanın yarattığı en devrimci değişimlerden biri, “kadın’ı nesneleştirip fetişleştirmeyi reddetmek olmuştur. Dişi karakter özne konumuna geçtiğinde ya da kendi failliği ve arzusunu kazanmak için mücadele verdiğinde, artık fetişleştirilmiş bir imge olarak sunulması mümkün olmaz (Smellik, s.171). Yönetmenliğini Percy Adlon’un yaptığı 1990 yapımlı Bağdat Kafe adlı filmde eril bakışın deliciliği, bir başka düzlemde daha da etkisiz hale getirilmektedir. Film seyirlik bir şey sunar, ancak bu kadın değil, geleneksel erkek ressama poz veren çıplak kadın sahnesidir. Bu yolla resim yapma eylemi, kendi içinde bir sahneye dönüşür. Burada temsil, sıkı çalışma ve kararlılık gerektiren bir eylem olarak gösterilir.
Devlet destekli feminist porno: Dirty Diaries
İsveç’te devlet desteğiyle çekilen porno filmi olan “Dirty Daries” genel olarak kadının gözünden aslında bu seks olayının nasıl olduğunu yansıtmıştır (Ali Ünal, 2011) Filmin web sayfasındaki manifesto bölümü; cinselliğe, erotizme ve pornografiye; bunlarla beraber ataerkil yönetim\yaşam biçimlerine ve hatta pornografi sektörü üzerinden giderek, kapitalizmin metalaşmış kadın imgesiyle dostluğuna ciddi bir eleştirel bakış getirmektedir.
Sonuç
Kapitalizm sonrası teknolojinin gelişimiyle popüler kültür ortaya çıkmış ve insanların ihtiyaçlarına göre üretim bitmiştir. Bunun yerini insanların tüketimine göre üretim almıştır. Bu bağlamda kültür ve sanatta mana olarak bir erime meydana gelmiş ve eleştirel üretim ortadan kalkmıştır. Sinema sektörü de bu bağlamda değişmiş ve içerisinde bir bozukluk meydana gelmiştir. Bu değişim belli kategorilerde olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Ana akım porno filmlerde hitap edilen hedef kitlenin sadece erkekler olması ve erkeklerin tatminine göre yapılan filmler kadınları bir metaya çevirmiştir. Kadını ikinci plana atan ana akım porno, aynı zamanda kadını aşağılayıcı materyaller de kullanarak kadını nesneleştirmiştir. Bu bağlamda gelişmeler alternatif porno olan feminist pornoyu doğurmuştur. Feminist pornolar, gerçek aşkın yaşandığı, büyük memeler, büyük kalçalar, güzel vücutlar gibi metaların yerine gerçek bir cinsel ilişkiyi anlatan pornolardır. Yani bu pornolarda herhangi bir taraf nesneleşmeden aşk yaşanmaktadır. Güzel bir aşk yaşanacaksa, mükemmel bir haz alınacaksa; kadının güzel vücut hatlarına sahip olması gerekmemektedir. Aslolan aşkın ve aklın fevkaladeliğidir. Kadın, erkeklerin zevkleri için yaşayan bir varlık değildir. Bir seks objesi hiç değildir. Kadın dünyayı tamamen değiştirebileceğini ve burjuva “bayan” kalıbına uymadığını Stalingrad’da, Madrid kapılarında ve Vietnam’da bizlere göstermiştir.
Kaynakça
- Walter Benjamin, Teknik Olarak Yeniden-Üretilebilirlik Çağında Sanat Yapıtı. Agora yayınevi, 1999.
- Levent Yaylagül, Kitle İletişim Kuramları. Dipnot yayınevi, 2017.
- Theodor Adorno ve Max Horkheimer, Aydınlanmanın Diyalektiği. Kabalcı yayınevi, 1944.
- Hande Çayır, “Porno filmlerin feminist yönetmeni Erika Lust”, Radikal, 30.03.2015, http://www.radikal.com.tr/kultur/porno-filmlerin-feminist-yonetmeni-erika-lust-1324450/, 18.12.2019.
- Anneke Smellik, Feminist Sinema ve Film Teorisi, Agora Yayınevi, 1998.
- Ali Ünal, Bağımsız Düşük Bütçe Film Yapımı, Bilgi Üniversitesi bitirme tezi, 2011.