Transaksiyonel Analiz Kapsamında Bir İnceleme: İçimdeki Çocuk – Hande Çelikay

Transaksiyonel Analiz Kapsamında Bir İnceleme: İçimdeki Çocuk*

Jon Turteltaub’un yönettiği, başrolünü Bruce Willis’in canlandırdığı 2000 yapımı İçimdeki Çocuk filmi, geçmişle hesaplaşmayı, zaaflarımız ve zayıf yönlerimizle yüzleşmeyi konu alıyor. Hepimizde olduğu gibi Russell’ın da bir sürü zaafı ve beğenmediği yönü var. Aşırı tepkilerinden bir kısmını, çocukken sahip olduğu özelliklerde bir kişi karşısına çıktığında veriyor. Doğal çocuk olmaya tahammülü yok. Kız arkadaşı Amy, dolunaya şaşkınlıkla baktığında sinirden köpürüyor ve karşı saldırıya geçiyor. Otuz yaşını geçtiğini, çocuksu tavırlar sergilediğinde hiç de hoş gözükmediğini iğneleyici bir dille yüzüne vuruyor. Çocuksu tepkileri yakaladığı anlarda verdiği tepkilerin hemen hemen hepsi eleştiren ebeveynden geliyor. Bu eleştiriden sonra Amy iletişimini kesiyor. Amy, Russell’a ne zaman değiştiğini düşünsem (doğal çocuk yanını ortaya çıkaran) daha bunun sevincini yaşayamadan her şeyi mahvediyorsun diyor (eleştiren ebeveyn tepkileri). Sekreteri Bayan Janet’e de eleştiren ebeveyn tavrı ile iletişim kuruyor. Bu tavırlar genel olarak çocuğun içinden gelen eleştiren ebeveyn tavırları. Çünkü çoğu zaman immatür ve öfke dolu. Bayan Janet’i her aradığında telefonu yüzüne kapatıyor. Aklına gelen anlık soruları soruyor, isteklerini ifade ediyor, şüphelerini doğrulamak için fikrini istiyor ve aniden telefonu yüzüne kapatıyor. Russell’ın günlük hayatta ilişki kurduğu kişiler, müşterilerinin dışında çok sınırlı. Kolay kolay kimsenin onunla yakınlık kurmasına izin vermiyor. Babası, onun haberi olmadan ofisine geldiğinde Bayan Amy’ye niçin haber vermeden ofisine aldığını soruyor. En yakın akrabalarının bile sınırlarının içerisinde yer almasını kabullenemiyor. Babasına duyduğu öfke, yıllardır görüşmemesine rağmen çok taze. Annesinin ölümünden kendisini sorumlu tutması, kendi korkuları ile yüzleşmeyip öfkesini küçükken ondan alması, zor durumlarında destek olmaması, bakım veren ebeveynden çok eleştiren ebeveyn tavırları ile yaklaşması, sevgisini, sıcaklığını, ilgisini esirgemesi Russell’ın babasına öfke duymasının sebeplerinden bazıları. Aile toplantılarından kaçarak, çocukluğunu hatırlatan her şeyden uzaklaşacağını düşünüyor. Bunun yanında çocukluğuna dair anıların da büyük kısmı silinmiş durumda. Sadece o anıların bıraktığı duygular taze. 8 yaşındaki Russ ise tam bir doğal çocuk. İstekleri gerçekleşmediğinde ağlayan, şişman, sakar, beceriksiz, oyun düşkünü, arkadaşlarının bir kısmı tarafından dışlanan, gizil dönemde olduğu için içinde bulunduğu grubun düşüncelerini aşırı önemseyen, etrafındaki olayları yakından takip eden, meraklı ve zeki bir doğal çocuk. Russell, Russ’un bu özelliklerini hiç sevmemekte. Kalbi katılaşmış, para kazanmak için akla gelen tüm yolları deneyen, işkolik, mesafeli ilişkiler kuran bir yetişkin. Çocukken şişman olduğu için vücut ölçülerine aşırı dikkat ediyor. Giyimine kuşamına özen gösteriyor. İmaj maker olduğu için etrafındakilere örnek bir görüntü veriyor. Yaptığı eleştiriler ise oldukça acımasız. Uçakta tanıştığı haber spikerine, kişiliğine saldırı mahiyetinde eleştirilerde bulunuyor. Haber spikerinin iletişim kurma çabası, son derece rahatsız ediyor. Bunu açıkça da ifade ediyor. Rahatsız edilmeme pahasına, haber spikerinin imajı ile ilgili tavsiyelerde bulunuyor.

Amy,  Russell’ın rahatsız olduğu ve çocukluğunu hatırlattığı doğal çocuğun özelliklerine sahip. Sosisli sandviç için Russell’a göre bir serserinin resimlerini çekiyor. Bundan zevk alıyor. Hayatın tam olarak içinde. Etrafındakilere karşı meraklı ve duyarlı. Hemen herkesi önemsiyor. Yaptığı işlerde kişisel çıkarından önce etiği önemsiyor. Sevgisini ve ilgisini doğrudan gösteriyor. Bu yönlerini ortaya çıkardığında,  Russell, eleştiren ebeveyn tavrına giriyor. Amy’nin bir yönü de daha çok uyumlu çocuk gibi davranıyor.  Russell’a kızmasına rağmen karşı koyamadığı noktada pes ediyor.

İletişimleri daha çok kapalı transaksiyonlardan oluşuyor. Bu yüzden de anlaşamıyorlar. Russell, geçmişten gelen Russ ile bir haftasını geçirme kararı verdiğinde, geçmişi ile yüzleşmeyi hedefliyor. Beklediği gibi olaylar birbirini kovalıyor. Geçmişine gittiğinde, gözündeki seğirmenin ilk olarak ne zaman gerçekleştiğini görüyor. Babası, annesinin yakın bir zamanda öleceğini, çok hasta olduğunu, Russ onu üzmeye devam ederse çok daha erken kaybedeceklerini oğlunu sarsarak ve öfkeli bir şekilde söylüyor. Russ, bunu kendince anlamlandırmaya çalışırken gözü seğiriyor. Russell, şaşkınlıkla ve ağlayarak ilk gözünün nasıl seğirdiğini görüyor. Russ’ın ona “Annem benim yüzümden mi ölecek?” sorusunu, şefkat dolu bir sesle, aslında babasının Russ’ın sorumluluğunu almaktan ve tek başına bunun altından kalkamadığından dolayı bu tepkiyi verdiğinden bahsediyor. Belki de ilk defa o zaman babasını affediyor. Yetişkin olduğunda babasının neden o tepkiyi verdiğini anlamlandırıyor. Geçmişine gittiğinde Russell’ın tavırları da değişiyor. Doğal çocuk tepkileri veriyor. Russ ile eğleniyor, birlikte zaman geçiyor, geçmişten gelen doğal tepkileri yeniden ortaya çıkıyor. Russ ile aynı uyarana aynı şekilde tepki vermeye başlıyor. Tikleri ve kalıp davranışları meydana çıkıyor. İmaj maker iken insanları değiştirmeye çalışmanın ve belli kalıplara sokmanın anlamsız olduğunu düşünüyor. Bu konudaki ilk eleştiriyi Russ yapıyor. Sen insanlara yalan söylemelerini tavsiye ediyorsun diyor. Boksör Kenny, tıpkı Russ gibi Russell’ın kaçmaya ve kurtulmaya çalıştığı doğal çocuk yönü. Onu zayıflatmaya çalışıyor. Pizza yemesine aşırı tepki veriyor. Russ’un, Boksör Kenny’nin düğününe gelmesini istemiyor. Çünkü töreni mahvedeceğini düşüyor. Çünkü Russell’a göre doğal çocuğun ortaya çıkması utanç kaynağı. Etrafı tarafından eleştirileceğini düşünüyor. Aynı sebepten iş yemeği sırasında Russ gelip acıktığını ve yemek yemek istediğini söylediğinde de onu tanımamazlıktan geliyor. İronik biçimde doğal çocuk yanını aç bırakıyor.

Yaşam pozisyonlarına gelince, Russell, ben ok sen ok değilsin boyutunda. Kendisi mükemmel iş adamını oynuyor. Sürekli olarak da etrafındakileri mükemmel olmamakla suçluyor. Russ, Amy, Bayan Janet, Kenny mükemmel değiller. Müşterileri zaten onun görüşlerine, düşüncelerine, yönlendirmelerine muhtaçlar. Ona göre Amy, çocuksu, Russ, sulu göz ve sümüklü bir şişman, Bayan Janet, kötü bir sekreter, Kenny ise şişman ve iradesiz bir boksör. Russell ok ama diğerleri ok değil. Paranoyak pozisyona giriyor. Etrafındakileri başından atıp kurtulmaya çalışıyor. Genel olarak diğerlerinin ihtiyaçlarını umursamayan, mükemmelliğin peşinden koşan narsistik bir tavır sergiliyor. Russell’ın küçüklüğünü canlandıran Russ’ın pozisyonu ise daha çok depresif pozisyona yakın görünüyor. Hataları için kendisine kızıyor. Zayıflıklarının gayet farkında, yetersizlik duygusunu sürekli olarak yaşıyor. Bisikleti doğru dürüst kullanamıyor. Kilolu olduğu için arkadaşları tarafından alay ediliyor. Çocuk çetelerine alınmıyor hatta onların alay konusu oluyor. Evde hasta bir anne var. Eşini kaybetmekten korkan baba ise Russ’a kötü davranıyor. Birçok şeyin sorumlusu oymuş gibi davrandığı için Russ suçluluk duygusu ile boğuşuyor. Depresif pozisyona, yaşam pozisyonu uygun görünüyor. Savunmalar ile büyüdüğünde yaşam pozisyonunu da değiştiriyor. Ben ok değilim sen ok’sin pozisyonundan ben ok’im sen ok değilsin yaşam pozisyonuna geçiyor.

Amy’nin yaşam pozisyonu ise Ben Ok’im sen de OK’sin. Yaşama ve hayata pozitif bakıyor. İnsanların değişme potansiyellerini içlerinde taşıdıklarına inanıyor. Kendine ve hayata karşı oldukça dürüst. Hissettiği şeyleri olduğu gibi Russell’a ifade ediyor. Kendisinin ve başkalarının yapabilecekleri konusunda gerçekçi algılara sahip. Haşam pozisyonları içerisinde sağlıklı bir pozisyona sahip.

Russell, ağlamaması yönünde bir raket duyguya sahip. En son sekizinci yaş gününde babası onu sarstığında ve hasta annesinin ölmesi durumunda onun sorumlu olduğunu söylediğinde ağlıyor. Aradan geçen 32 yıl boyunca hiç ağlamıyor. Russ’ın babası tarafından sarsıldığını izlerken ilk defa ağlıyor. Russ da şaşırarak ilk defa ağladığını ona söylüyor. Russell, yeniden doğal tepkilerini vermeye başlıyor. Çocukluk ideali olan pilotluğa ve köpek sahibi olmaya o günden sonra tekrar karar veriyor. Russ’ın hayatına giriş sebebinin ne olduğunu o sırada fark ediyor. Russell, sekizinci yaş gününe dönerek babasının ona niçin böyle davrandığını anlama şansı buluyor. Katılaşma sebebini, savunmalarının kökenini de orada fark ediyor. Annesinin ölüm sebebinin kendisi olmadığını görüyor.  Bir nevi babasını ve kendini affediyor. Bilinçaltında yer alan suçluluk duygularından kurtuluyor, zaaflarına sahip çıkıyor. Kendi olmaya başlıyor. Temel ihtiyaçlardan olan dokunulma ihtiyacını görmeye başlıyor. Russ’a sımsıkı dokunuyor, sarılıyor. Babasının kendisine veremediği şefkati, doğal çocuğuna kendisi veriyor. Yanında olduğunu hissettiriyor. Okuldaki çete ile Russ tartışmaya giderken Russell sürekli yüreklendiriyor, yanında olduğunu hissettiriyor. Geçmişe gitmesi Russell’ın duygusal olarak gelişmesini ve özerklik kazanmasını sağlıyor. İnsanlar yaşamlarının akışını değiştirebilirler. Filmin ana teması da bu. Russell çocukluğuna dönerek, çocuk benliğini onararak, savunmalarını zayıflatarak duygusal olarak değişiyor, gelişiyor ve özerklik kazanıyor. Geri çekilmeyi yaşadığı, kendini insanlara kapattığı bir dönemi geride bırakıyor. Samimiyetine kavuşuyor, kız arkadaşıyla ve Bayan Janet ile sıcak ilişkiler kuruyor. Bayan Janet’e jest olarak hayalindeki tatili hediye ediyor, kız arkadaşının evine giderek onu şaşırtıyor. Daha önceleri ise her ikisine değersizlik duyguları yaşatıyordu. Şimdi ise tamamlayıcı transaksiyonlar geliştirebiliyor.

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi93

Bunu paylaş: