Tornatore’nin Köyleri – Selin Süar

Tornatore’nin Köyleri* 

İtalyan Sineması’nın mihenk taşlarından olan yönetmen Giuseppe Tornatore, Tunus çöllerinin esintisinin eksik olmadığı ve Anadolu topraklarının gelenek ve göreneklerini de fazlasıyla taşıyan karakterlerin Akdeniz havzasına yayılan aynılıklarını bire bir gösterdiği 2009 yapımı Baaria adlı filmiyle bir kez daha geçmiş ve bugüne dair köprüleri inşa etti. 140 dakikaya çeyrek asrı sığdıran yönetmen, kalabalık ortamlı sıcak tonları yerleştirdiği çerçevelerinde kimi kez sıçrayarak anlattığı hikaye örgüleri, kimi kez de Brechtvari bir yabancılaşmayla dramatik unsurları mümkün olduğunca budadığı sahnelerinde epik bir anlatımı seçerek Yunan yönetmen Angelopoulos’un tekniğine yakın bir yol izlemiştir. İtalya’nın yakın tarihine kendi geçmişinin gözünden ışık tutan yönetmen, faşizmi, mafyayı ve zenginlerle fakirlerin çatışmasını merkez alırken, karakterlerin devinimini bu art plana oldukça iyi yedirmiş ve izleyiciyi sıkmayan, Akdeniz insanının genel özelliklerini de gözler önüne seren duru bir tür örneği ortaya koymuştur.

Tornatore, 1950’lerde Sicilya’nın küçük bir köyünde geçen Ci­ne­ma Pa­ra­di­so adlı filmiyle dünya çapında bir üne kavuşur. Kü­çük bir ço­cuk olan Sal­va­to­re (To­to)’nin, si­ne­ma­da pro­jek­si­yon­cu ola­rak ça­lı­şan yaş­lı Al­fred ile ar­ka­daş­lı­ğı­nı an­la­tan filmde, Al­fred’in ya­nın­da si­ne­ma­nın inceliklerini öğ­re­nen Sal­va­to­re’nin ço­cuk­luk­tan çı­kıp iyi bir yö­net­men olup kö­ye ge­ri dö­nü­şü­ne ka­dar ge­çen sü­re­ konu edilir. Film şe­ri­din­de akan hikaye, sa­vaş son­ra­sı İtal­ya’ya ve si­ne­ma ta­ri­hin­de­ki önem­li ge­liş­me­le­re de ay­na tu­tarken aşk acı­sı, hayal kırıklıkları ve umudu da simgeler.

Çekimleri Sicilya ve Tunus’da gerçekleştirilen 2009 yapımı Baaria’da 1920’lerden 1980’li yıllara kadar, film karakterlerinden olan Peppino (Francesco Scianna) ve Mannina’nın  (Margareth made) gözünden, Sicilya kentindeki yaşamları anlatılıyor. Sicilyalı bir ailenin üç kuşak boyunca tasvirini gözler önüne seren filmde yine üç kuşağın bağlantısı bulunmakta: Baba Cicco, oğul Peppino ve torun Pietro. Üç kuşak boyunca temelde oğul üzerinden sürdürülen Akdeniz kimliğinin ardıllarına bakıldığında türün ortak özellikleri beyaz perdeye yansımaktadır. Sicilya’da bulunan Palermo’nun Baaria köyünde jenerasyonlar üzerinden ülke halkının kişilikleri, kalabalık sokaklar, yaşam kaygısına düşmüş insanlar, umutlar ve melankolinin art planında, gündelik hayatın içinden olan siyaset ve destanlar da yapıyı desteklemektedir.  Oğul Peppino’nun yaşamı boyunca gerçekleştirdikleri üzerinden işlenen bütün bir toplumun hayalleri, çaresizliği ve hayatın zorluklarını dalga geçercesine karşılayışı, dönemin İtalya’sının küçük bir köyünün penceresinden Akdeniz Sineması kodlarıyla seyirciye taşır.

Her iki filmde görülen Tornatore’nin köyleri, Anadolu’nun köylerine öyle çok benziyor ki, “Akdenizli olma” bilincini karakterlerin hareketlerinden tutun da örf ve adetlerine kadar görmek mümkün oluyor. Hem Baaria’daki hem de Cinema Paradiso (Cennet Sineması)’daki karakterleri, içimizden birileri gibi görmemek elde değil. Cinema Paradiso’da, sinemada tanışıp evlenen çift, sinemada horlayan adam, yine köy meydanının kendisine ait olduğunu zanneden köyün delisi, sinemaya bambaşka amaçlarla (!) gelen gençler ve Baaria’da meydanda dolaşan köylüler, çocukların bahçeden meyve çalmaları, kurnaz köy insanları, ailelerin tüm muhafazakarlığına rağmen birbiriyle evlenmeyi  başaran gözü kara gençler, meydanda Dolar almaya veya kalem satmaya uğraşan seyyar esnaf, toprak ağalarının zulmü ve işçilerin çaresizliği, Tanrı’ya inanç, falcılar, kehanetler, hayvan kurban etmelerin bu kültürde var olan tüm halklar için geçerliliğini koruduğunu farkediyor izleyici.

Baaria’da faşizm yıllarında çobanlık yapan Cicco’nun, çektiği eziyete ve zorluklara rağmen oğlu Peppino ile eğlenerek zaman geçirmesi ve herkesi güldürerek askerlerle dalga geçmesi sonucu hapse düşmesiyle oğul Peppino, ailede kalan tek inekten süt sağarak yaşamını kazanmaya çalışması anlatılır. Toplumun açlığın pençesinde olduğu ve diktatoryanın kol gezdiği sokaklarda karın gurultularına rağmen rahat nefes almaya çalışan halkın içinde Peppino, mafya ve toprak ağaları tarafından haksızlığa uğrayan insanların ayakta kalma mücadelesine tanık olur. Bu adaletsizlik nedeniyle gün geçtikçe kendini Komünizme yakın bulur ve gençlik çağında Komünist Parti’ye yazılır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bir genç kıza âşık olan Peppino, kızın ailesinin fakir bir komüniste kız vermek istememesi üzerine Peppino, ne yapıp edip kızı evinden alır ve onunla evlenir. Halktan kimi kişilerin deyimiyle bebek yiyen komünist Peppino, bir yandan çalışıp ailesine bakmanın zorluklarını taşırken diğer yandan bütün özverisiyle faşist İtalya’yı değiştirmeye çalışanlar arasında yerini alır.

Öğretmeni tarafından cezalanarak sınıf tahtasının arka köşesine gönderilen Peppino’nun rüyalara dalmasıyla 1930’lar İtalya’sından 1980’lere doğru olan üç kuşağın hikayesi de epik bir yöntemle ele alınır. İtalya’nın 2. Dünya Savaşı sırasındaki durumunu, ve savaşın ardından hızla yükselen mafya ve toprak ağaları olgusunu komünizm, yani eşitlik ve adalet üzerinden anlatan yönetmen, Baaria’da küçük bir köyde geçen yaşamın ve insanlarının; dolayısıyla İtalya’nın çeyrek asırlık dönüşümünü merkez alır.

 

Herkesi Memnun Ediyoruz

Muhafazakar olan Baaria halkının komünizme olan bakışını da olaylar üzerinden veren Tornatore, fakirler ve zenginlerin çatışmasını sergilerken faşizmi elinden geldiğince ayaklar altına alıyor. Buna rağmen güldürü ögelerinin eksik olmadığı senaryo çizgisinde halkın politikayla ne kadar alakadar olduğu da başka bir tartışma konusunda dönüşüyor.

Filmin genelinde aynı aileden üç erkeğin yaşamları göze çarpsa da, altı çizilerek verilen bir başka tarih de İtalya’daki Komünist Parti’nin ilerleyişinin hikayesidir. Akdeniz insanının ideolojileri yaşamın içinde birer patika gibi görmesi de partilerin çatışması ve oy toplama hevesi üzerinden verilir. Seçim günü yaklaşırken halka seslenen Peppino, yaşam boyu üyesi olduğu Komünist Parti’ye oy veren bir tanıdığını (Tanassio) Liberallerin yanında görünce ona serzenişte bulunur. Tanassio gülerek, Doğu insanının mağruriyeti içinde dik durur ve ailesindeki diğer üyeleri teker teker gösterip “Peppe, bizler bir söz verdik mi tutarız. Kayınvalidem Hıristiyan Demokratlar’a oy verdi, eşim Sosyalistler’e, baldızım Liberal Parti’ye oy verdi, oğlum da Cumhuriyetçiler’e. Ben de çekiç ve orakçıyım.” der ve ekler, ”Böylelikle herkesi memnun ediyoruz. Herkese bol şans!

Bu koşuşturma arasında Roma, Palermo, Baaria’da mekik dokuyan ve Komünizmi yaymak amacıyla yolculuklar yapan Peppino birkaç kez de baba olur İlk bebek kaybedilse de aileye 5 çocuk gelir ve o çocuklardan biri olan Pietro, parti çalışmaları ve halkı komünizme kazandırma propagandaları nedeniyle eve ara sıra uğrayan babasına adeta büyük bir hayranlık besleyerek, onun yaşamını, öğrendiklerini, davranışlarını yakından takip etmeye başlar.Hayatı boyunca yolsuzluğa ve eşitsizliğe karşı savaşan Peppino, ailesinden ayrı kalarak yaşamak zorunda olsa da her fakir Akdenizli köy ailesi gibi onların da hayali azıcık zengin olabilmektir. Henüz çocukken çıktığı bir yamaçta bulunan üç sivri tepecik hakkındaki söylentilerde, birbirinden ayrı duran tepeciklerin arasında bir defada bir taşı sektiren kişinin zengin olacağı ve hazineye sahip olacağı geçer. İyi bir hayata kavuşan Peppino, yaşlılığında aynı yamaca çıkıp bu söylentiyi hatırlar ve rasgele bir taş attığında taş, bu üç tepeciğe bir seferde çarpar. Peppino, yerde onlarca kara yılan görür. Metaforların, simgelerin ve inançların sıkça göze çarptığı filmin bu sahnesinden sonra üç kuşağın da birleştiği ve ana karakterin sonsuzluğa gittiği epik sahneler birbiri ardına dizilir.

Akdeniz Sineması’nın kodlarını ve Akdeniz insanını görmek isteyen her seyircinin mutlaka mercek altına alması gerektiği bir yönetmen olan Tornatore, kendine özgü stiliyle aynı havzayı paylaşan insanların melankolisinde, kızgınlığında, hayal kırıklıklarında ve umudunda yatan sıcak tonlamaları sosyopolitik art planı da beraberine alarak başarıyla veriyor. Kendi geçmişinde yatan hikayeleri ve Tornatore’nin köylülerini daha birçok filminde göreceğiz gibi.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergiagustos2012

Bunu paylaş: