Meditatif Dans ile Yeni Bir Gün – İlkay Sevgi

Meditatif Dans ile Yeni Bir Gün* 

En büyük lüksümüz kendimize ayırabildiğimiz zamandır.

En büyük ilüzyon güvenliktir. Büyük bir banka hesabı ya da biriktirdiğiniz materyallerin hiçbirisi garanti altında sayılmaz. En büyük güvenliğiniz güvenebileceğiniz insanlar ve güven altındaki sağlıklı bedeninizdir.

Her gece uyumadan önce bir saniye gerçekten mutlu olduğunuzu hissedin, kendinize mutlu olduğunuz bir resim çizin ve o tablonun içinde uykuya dalın. Bilinçaltında ertesi günün ve kalan hayatınızın programını yaparken bu resme sadık kalırsınız ve hayatınız mutluluğunun hâkimiyetine girer. Bu resmi birkaç hafta çizmeye devam edin, genelde çerçeveniz aynı kalır veya mutluluk tablolarınız değişiyorsa da, çok azında maddi dünyanın zenginlik ve mutluluk sembollerine yer verdiğinizi görürsünüz. Genellikle resimleriniz doğal ortamlarda, yeşilin ve mavinin hâkimiyetinde, kırlarda koştuğunuz veya denizde yüzdüğünüz anlardır. Bununla birlikte sevdikleriniz ve aileniz için resimleriniz sonuna kadar açıktır. Mutluluk resimlerinizin gösterdiği sizi gerçekten mutlu eden şeylere az zaman ayırdığınızdır. Zihniniz güdülendiği başarı, güven ve güç sembollerine sahip olma eğilimiyle sizi ittiği koşuda durup soluklanacak, kırlara veya ailenize vakit ayıracak izni kolay kolay vermez. Bu güdüler ruhsal amaçların veya mutluluk hedeflerinin uzağında televizyon ya da toplumsal normların esareti altındadır. Sizden çok daha büyük bir alanın yürütebilirliliğiyle ilgilenir. Bazı endüstriler için müşteri arar. Sağlık sektörü için hastalar, ulaşım için arabalar ve demir çelik için silahlar gerekir. Alışverişin sürmesi,  mutluluktan önde gelir. Martıları seyretmek, kırlarda koşmak, ailecek pikniğe veya sevgilinizle parkta yürüyüşe çıkmak ve uzun bir sohbet, alışverişe dair olmadığı için size empoze edilmemiştir ve neredeyse mutlu olmaktan ötürü vicdan azabı çekersiniz.

Zihin size ait tek gerçek değildir. Aslında ne olduğunu tam olarak bilemeyeceğiniz, her gün farklı ambalajlar sunan bir nevi bilgisayar teknolojisidir. Varlığının tümünü, içsesi zanneden insan hayatını yanılgılara adar. Çünkü zihin gerçekleri sunmakla yükümlü değildir, olasılıkları sunar. Kendi gerçeğini yaratan; düşünce dünyasını duygu ve varlık dünyasıyla kesiştiren insandır. Zihin insanı, ucu bucağı belirsiz ihtimaller ve tekinsiz güvenlik özlemiyle hedefini unuttuğu bir koşuda gibidir. Dar bir alandadır. Soru işaretindeki yuvarlak noktaya tıkılıp kalmıştır. Aradığı güvenlik ve yeterlilik hissini bazı şeylerin peşinde gereğinden fazla koşmakla bulacağını zanneder ve bazılarına da tümüyle sırtını döner. Hâlbuki istediği tatmin denge noktasındadır. Hiçbir şeyin fazlası yeterli değildir.

Zihin beden ve duygu dünyasında denge yaratmak uzun vadeli, sistematik ve iradeyi geliştiren bir süreçtir. Meyveleri sağlıklı beden, duru zihin ve güçlü sinir sistemidir. Etkinliğiniz, yaratıcılığınız ve güvenliğiniz; bu üçlü üzerindeki gelişiminize ve hâkimiyetinize bağlıdır.

Yüzyılımızın en büyük sorunları; gelişkin bilgi yüküne rağmen yeterli olmayan farkındalık ve bu yüzden artan çevre kirliliği ve hareketsizlik, yüzeysel ve tutarsız çeşitliliktir. Çeşitlilik, tutarlık yaratabildiğiniz sürece artabilir. Derinlik her seferinde aradığınızın dışarıda değil, içerde olduğunu söyleyecektir.

Hareketsizlik, alkolden ve sigaradan daha tehlikelidir. Hareketsizlik ya da yanlış nefes alışkanlıkları, kalp ve damar hastalıkları, kireçlenme, kemik erimesi, disk kayması, şeker, kanser, migren gibi iç ve dış hastalıklara davetiye çıkarır.

Suni güzellik arayışları hiçbir zaman tatmin edici değildir. Kolaycılık gerçek çareyi size sunmaz yalnızca vaktinizi alır. Güzellik, sağlık kaynaklıdır. Hareket ve nefesin bütünsel biçimde sunulduğu programlar dışında hiçbir makine ya da alet, size ışıldayan bir cilt, parlayan saçlar, biçimli omuzlar, uzun kas yapısı, dik ve doğru duruş, esnek omurga sağlayamaz. Tek bir hareket ile boyunda biriken yağlardan kurtulabilirsiniz. Hâlbuki bu bölgeye yapılan operasyonlar çok tehlikelidir.

Eğitmen Sinan Temizalp’in anlattığı şekliyle yer çekimi vücudumuzda sürekli bir basınç oluşturur. Bu da vücudun zamanla kısalmaya başlayarak omurgaya baskı  kurmasına neden  olur. Güçsüz kaslar, ağırlığın dengesiz     yayılması yer çekiminin etkisini güçlendirir. Hava kirliliği, yeşilden ve doğadan uzakta yaşamak, nefes ile bu boşluğun doldurulmasını da engellediği için vücudumuz havasız kalır. Zihinsel odaklı yaşantımız bizi stres ile kasarak, soluksuz bırakınca kramplar, ağrılar ve tansiyon peşimizi bırakmaz.

İnsan vücudunun en büyük kâbusu uzun süre oturmaktır. Yatmak bile daha iyidir. Tüm enerjiyi zihine ve beyine yöneltmek, kısırdöngüsel, fayda yaratmayan bir yaşam alışkanlığıdır.

Meditatif dansın uzun vadeli hedefleri dengeli, doğal sağlık kazanmış ve hastalıklarla uğraşmak zorunda kalmayan, sinir sistemi güçlü, her tür harekete hazır olan insanlar ve birbirleriyle iletişime geçmekten korkmayan, sosyal sunumların sırrını çözmüş, başarılı ve konsantrasyon seviyesi yüksek  bireylerden oluşan bir toplumdur. Böyle insanlar ve böyle bir toplum gözünü geleceğe dikmekten korkmaz ve geçmişe esir olmaz. Sadece özenilen hareket dolu yaşamları, üretkenliği kazanmak hayal değildir. Bir adım atmak ve adımları sürekli hale getirmek gerekir. Hayatı zaten oluşmuş bir gerçek değil, oluşmakta olan bir süreç olarak algıladığımızda, insan olarak, mutlu ve tatminli olmayı sağlayan değişim ve değiştirme gücünü edinebiliriz. Yılların yerçekimine yenilgisini ifade eden çökük omuzlardan ve bitkin bedenlerden kurtularak, enerji, kondisyon ve form kazanmak, mükemmellik ve uyum aslında bize sandığımızdan çok daha yakındır.

Meditatif Dans ile YENİ BİR GÜN YENİ BİR BEDEN

www.meditativedance.com

*https://issuu.com/azizm/docs/edergisubat2012

Bunu paylaş: