Akşehir 1993(Karikatür sanatçısı Asaf Koçak’ın anısına) – Mustafa Bilgin

Akşehir 1993 (Karikatür sanatçısı Asaf Koçak’ın anısına..)* 

Nasreddin Hoca’mızın memleketine; Akşehir’e gidecek bizim gruptaki bütün yolcuların yürekleri ezim ezim ezikti o gün.

Takvimler 3 Temmuz 1993’ü gösteriyordu. Bir gün önce uğursuzun uğursuzu bir gün yaşanmış Madımak Oteli’nde, içlerinde yakın dostumuz Asaf Koçak  da olan canlarımızı yitirmiştik.

Yeryüzü zebanileri görevlerini başarıyla yapmışlar, başta Aziz Nesin ( ki; günahkârların, zalimlerin başı bir kışkırtıcıydı ) olmak üzere, bütün  günahkârları ve zalimleri müstahak oldukları gibi canlı canlı yakmışlardı!

Bırakın yolculuk sevinci duymayı, Haydarpaşa garında buluşan herkes, bu soysuzluğun sorumlusu kendileriymiş gibi mahcuptular sanki. Belki de bu alçaklık yaşanırken, elleri kolları bağlı beklemekten ya da sağa sola nafile telefonlar etmekten başka yapacak bir şey bulamamanın mahcubiyetini taşıyorlardı üzerlerinde.

Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Akşehir’e varıldı.

Tıpkı İstanbul’daki gibi bir hava karşıladı bizi orada; sıcak ve boğucu bir nemli hava…

Sonradan anlayacaktım ki, burada insanı boğan, nem değil; “Aziz Nesin’in kışkırtması olmasaydı, bu katliam yaşanmazdı” adlı büyük yalanın, güneşli havayı sinsice boğuculaştıran görünmez iğrenç lekeleriymiş.

Güneşten dostluk dışında bir şey görmedik.

“Nasreddin Hoca Şenlikleri” için buradaydık.

Hocamızın memleketinde; “barış” diyecek “demokrasi” diyecek, “hoşgörü” diyecek, şenlik yapacaktık.

Karikatür sergisi açacaktık.

Acı bu kadar tazeyken, ne kadar da manâsız geliyordu her şey… Ama karamsarlığım, şenlik ilerledikçe öbek öbek dağıldı.

Birinci günün akşamı, bir çay bahçesinde “Şiir Gecesi” yapıldı.

Akşehir’li izleyiciler de kendi şiirleriyle katıldılar Gece’ye. Önce bir kadın, sonra sırayla iki erkek, şiirlerini seslendirdiler.

Çok samimi duygularla yazıldıkları belli, ama henüz “şiir” olamamış dizelerden sonra söz alan Adnan Özyalçıner;

“Burada şiirlerini okuyan dostlarımız bana, Aziz Nesin’in; ’Ülkemizde  her

3 kişiden 5’i şairdir.’ savsözünü hatırlattılar. Kendilerini medeni cesaretlerinden ötürü kutluyorum.” diyerek başladığı konuşmasıyla, Aziz Nesin’i toplumsal vicdanlarda mezara yollamaya uğraşan bir takım yaratıklara, ilk cümlesinde en güzel yanıtı vermiş oldu.

O,   hâlâ   biz   yazar-çizerlerin,  “alıntı   yaptıkları  büyük  usta”   olmayı sürdürüyordu işte.

Utanmasam o an, Adnan Özyalçıner’in konuşmasını bölecek, sarılıp öpecektim. Söyleşisi eminim çok güzeldi ama ben bu ilk cümlenin “sarhoşluğundan” olsa gerek, düşüncelere dalmışım…

Alkışlar beni kendime getirdi. İlk fırsatta yanına gittim;

-“Hocam, hem Aziz Nesin adına, hem kendi adıma size çok teşekkür ederim.” dedim;

böylesine alçakça söylenmiş bir yalana inanmadığımızı dosta düşmana gösterdiğiniz, ustamıza destek verdiğiniz için.”

Adnan Özyalçıner, bunu öylesine içtenlikle yapmıştı ki, bana; “bunda ne var ki?..” der gibi baktı.

Has Yazar olunca, böyle oluyordu demek ki.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergitemmuz2008

Bunu paylaş: